Home Artists Posts Import Register

Content

22 Ekim 2009

Bu memlekette 800 küsur yıl boyunca sözü dinlenen herkes Farsça bilmiş, bildiğini belli etmeyi de sosyal hayatın gereklerinden saymış.

Malazgirt’ten sonraki ilk 200 yıl özellikle ilginçtir. Bu devirde Türkçenin esamisi bile okunmaz. Şehir hayatında kullanılan dil, öyle anlaşılıyor ki, avam işlerinde Rumca ise havass işlerinde Farsçadır. 1273’te vefat eden Mevlana Celaleddin’in Türkçe bildiğine dair bir belirti yok. Onun oğlu Sultan Veled Farsça yazar, ama Divan’ına birkaç tane beceriksizce Türkçe şiir eklemeyi ihmal etmez. Torunu Arif Çelebi’nin anadili ise muhtemelen Türkçedir.

Sonraki devirlerde Farsça, Arapçadan sonraki ikinci eğitim dilidir. Şiirle ya da tasavvufla ilgilenen herkes Farsça bilir. Edebiyatın ana referansları Firdevsi ile Sadi’dir; anadilinden okunur ve ezberlenirler. Hemen her şairin bir Farsça divanı vardır; olmadı, Türkçe metin içine yerli yersiz birkaç Farsça beyit attırmayı gerekli görür. İdris-i Bitlisi’nin Heşt Bihişt’inden sonra usul olur, Türkçe tarih kitaplarında ara bölüm başlıkları mutlaka Farsça yazılır. Ta 1890’larda Ahmet Rasim olağanüstü “modern” lezzetli köşe yazılarının içine komiklik olsun diye Farsça ara başlık atmayı sürdürür.

Müteferrika matbaasında basılan ilk Türkçe kitap bir Farsça sözlüktür. 1732 yılında Mehmed Said Efendi, yazı yazan herkese lazımdır diye kimselerin bilmediği gün yüzü görmemiş Farsça (ve Arapça) kelimelerden lugat yapar. 20. yüzyılın başında Servet-i Fünun şairleri, Fransız dergilerinden okudukları ekstra duygusal duygulanımları ifade etmek için sözlüklerde yeri olmayan Farsça kelimeler üretirler.

Türkçenin yazı dili bostanda üremedi sonuçta. 700 küsur senedir bu dilde harıl harıl yazı yazılıyor, her eline kalem alanın elinde dil birazcık şekillenip evriliyor. Eski yazı bilmeseniz de zararı yok, son yıllarda inanılmaz miktarda eski metin yayınlandı yeni harflerle. Biraz okusanız neyin nasıl geliştiği aşağı yukarı anlaşılır.

Şu yahut bu kelimenin Farsça değil Kürtçe olmadığı ne malum diye her Allahın günü başımın etini yemenize gerek kalmaz.

Comments

No comments found for this post.