Home Artists Posts Import Register

Content

5 Ekim 2009

Bekr Arapların büyük aşiretlerinden, daha doğrusu aşiret konfederasyonlarından biri. Mudar ve Rebia diğerleri. Hz. Ömer devrinde Araplar İyad bin Ganem eliyle Yukarı Mezopotamya’yı fethettiğinde Amid ilini Bekr aşiretine, Urfa ilini Mudar aşiretine, Cizre tarafını Rebia aşiretine tahsis etmişler. Diyar-ı Bekr adı kalmış. Diyar-ı Mudar ve Diyar-ı Rebia ise önceleri aynı derecede yaygın isimler olduğu halde sanırım 12. yüzyıldan sonra bir daha pek duyulmuyor.

Diyar-ı Bekr kentin değil vilayetin adı. Türkçe telaffuzda Diyarbekir tercih edilmiş. Kentin adı hep Amîd kalmış, Osmanlı belgelerinde de öyle geçer. Ama zamanla idari birim adı resmi kullanımda vilayet merkezine de yapışmış, tıpkı kaç bin yıllık Antakya’nın memur ağzında Hatay olması gibi.

Diyarbekirin kalınlaşıp Türkleşme tarihi ise tam olarak 15 Kasım 1937’dir. Atatürk o gün kente varıp ayağının tozuyla trenin penceresinden bir konuşma yapmış, “bin yıllık Türk vatanı olan Diyarbakır”dan söz etmiş. Ertesi sabah belediye meclisi derhal toplanıp Reisicumhurun işareti doğrultusunda kentin adını Diyarbakır olarak düzeltmiş. Adı Diyarbekir olan şehir gazetesi de o gün Diyarbakır adıyla çıkmış.

Belki zorlu tren yolculuğunun etkisidir, bilemem, insan o yorgunlukla ne diyeceğini şaşırabilir. Ama tam aynı günlerde Elaziz’in adının da Yüce Makam’ın emri uyarınca Elazığ olması tesadüf olmasa gerek.

Elazığ neymiş? “Azık Türklerinin ili” demekmiş, çağdaş bilimsel düşünceye aşık Cumhuriyet tarihçileri bunu hemen tesbit etmişler, Türk Dil ve Tarih Kurumu dergilerinde gerekli açıklamaları yapmışlar.

Bana sorsanız Harput yakınındaki Mezire köyü Sultan Abdülaziz devrinde kalkınıp vilayet merkezi olmuş, o yüzden 1860 küsurda padişaha yaranmak için adını Mamuretü’l-Aziz (Aziz Kenti) koymuşlar, vilayetin adı da el-Aziz Vilayeti olmuş derim. Ama en iyisi siz sormayın, ben de söylememiş olayım.

Comments

Bayram Durmuş

Malatya için açıklamalarınızı bekliyorum Sn. Nişanyan