Home Artists Posts Import Register

Content

22 Eylül 2009

“Allahını kitabını feriştahını sikmek” diye hayli iddialı bir deyim var halkımızın dilinde. Baskın Oran’a sövmek şimdi Yargıtay kararıyla serbest ya, o duymuş, genel kültür açısından benimle paylaşmayı borç bilmiş.

Listenin ilk iki maddesi malum, ama üçüncüsü nadirattandır, deyimi kullananlar bile pek neyin nesi olduğunu bilmezler sanırım. Aydınlatmak vazifemiz olsun.

Farsça sözcük فرشته yazılır, ferişte veya feriştah, iki türlü de okunabilir. Orijinal anlamı elçi, ulak. Kökü ta Milattan önceki yüzyıllara gidiyor, Zerdüşt kutsal metinlerinde fraêşta diye geçiyor, bakınız Bartholomae sf. 975. Fra- ileri doğru hareket bildiren edat (Latince pro-, Almanca vor-, İngilizce fore- eşdeğeri). Aêşa-, mişli geçmişi êşt,“koşturmak, göndermek, iletmek”.

Daha önce melek’ten söz etmiştim, İbranice elçi anlamına geldiğini anlatmıştım. Bu kavram ilk evvela Tevrat’ın Babil esareti sonrası belki MÖ 200'lerde yazılan Danyal kitabında ortaya çıktığına göre İbrani mitolojisinde özgün değildir, İran kültüründen aktarılmış olması gerek diyenler var. Yani melek sözcüğü muhtemelen feriştahın çevirisi. Nitekim meleğin Yunancası olan ángelos da İbranice melek’in çevirisi. O da elçi ve ulak demek esasen.

Meleklerin cinsel organları olmadığı konusunda Yahudi, Hıristiyan ve İslam kaynakları mutabakat içindedir; isterseniz üç dinden de otorite gösterebilirim.1 Maddi besinle beslenmedikleri için mantıken alt bağırsak takımlarına da ihtiyaçları olmasa gerekir.

Bu durumda “feriştah sikmek” eyleminin pratikte bazı zorluklarla karşılaşması kaçınılmaz görünüyor.

Meğer ki mecazi anlamda kastedilmiş olsun.


1 Katolik bakış açısı için bkz. Aziz Thomas Aquinas, Summa Theologiae, CX.i-iv. Ama sanırım acele bir genelleme yapmışım. Bir okurum hatama işaret etmiş. Mektubundan anladığım kadarıyla kaleme aşina biri:

Katolik ya da Apostolik kiliselerin görüşlerini bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla Müslümanlıkta, durumdan duruma, belli koşullarda meleklerin verilen görevin gerektirdiği donanımla teçhiz edildiğine inanılıyor. Şöyle ki:

Meryem suresi 19.16’inci ayette Cebrail’in Meryem’e, İsa’ya hamile kalması bağlamında, “tüm organlarıyla eksiksiz bir insan” olarak göründüğü belirtilir... Daha doğrusu bunu bu şekilde eskiden bir Almanca çeviride okumuştum – şimdi araştırınca, Türkçede ve Almancada bu bildiğime ters düşmeyen, ama meseleyi bu açıklıkta da dile getirmeyen, daha muğlak ifadelerle karşılaştım. Maalesef benim Arapçam yok, ama vaktiniz olur da siz Arapçasından karşılaştırırsanız, işin daha doğrusunu öğrenirsiniz.

Öte yandan Mevlana’nın Mesnevi’sindeki bu konuya ayrılan geniş ve ayrıntılı bölüm de benim bu kanaatimi doğrular gibi görünüyor. Mesnevi’de Meryem’in de, Cebrail’in de anadan doğma çıplak olarak karşı karşıya kaldıkları anlatılıyor. Müellif (...) Meryem’in çıplaklığı üzerinde pek durmuyor ama, Cebrail’in olağanüstü güzelliği etraflıca anlatılıyor. Meryem Cebrail’in donanımı karşısında fena halde korkuya kapılıyor, “aman yarabbim” diye Allah’a sığınmak istiyor, ancak, Cebrail bu işin Allahın emri olduğunu anlatıp, “bre cahil, aşk’tan hiç kaçılır mı” diye bir de azarlıyor.

Gerçi bu durum, sizin sözünü ettiğiniz yöndeki bir işlem için elverişli değil ama, birini veren Allah, gerekirse öbürünü de verir diye düşünürüm...

Comments

No comments found for this post.