Home Artists Posts Import Register

Content

21 Eylül 2009, Taraf gazetesinde büyük fırtına yaratan yazılardan biri

Censeo (değer biçmek, takdir etmek) fiilinden censor (/kensor/) eski Roma’da hem nüfus idaresi hem ahlak zabıtası görevi yapan bir yüksek görevlinin adı. Yaptığı işin adı censura (/kensura/).

Latincenin Kuzey Frengistan vilayetinde konuşulan taşra lehçesinde bu kelimenin telaffuzu iki bin yılda tanınmayacak derecede değişmiş. İnce sesliye bitişen /k/ sesi önce /ts/ sonra /s/ diye söylenir olmuş. Geniz /n/sine bitişen /e/ sesi ağzın gerilerine doğru kaçıp /a/ olmuş. /U/ sesi incelip /ü/ halini almış. Kelime sonundaki –a dişil eki de önce /e/ olmuş, sonra eriyip gitmiş. Modern Fransızca sözcük halâ aslına yakın bir şekilde censure yazıldığı halde /sansür/ diye okunuyor.

Türkçeye gazetenin icadından hemen sonra sansür de gelmiştir. Kelimenin 1900 civarından daha eski örneğini bulamadım henüz, ama tahmin ederim 1865’lerde Tasvir-i Efkâr’ın hükümetle başı derde girdiğinde Babıâli’de birileri “fekat bu censure’dür azizim” diye mırıldanmıştır.

*

Şimdi diyorlar ki memlekete özgürlük geldi. Doksan seneden beri tabu olan şeylerden bile artık serbestçe bahsedebilirsin.

Ama bir de ne görelim? Bu sefer başka şeyler sansüre tabi olmuş. Orduya, devlete, Yüce Manitu’ya istediğini söyle serbest, ama iş İlkçağ Arap mitolojisini sorgulamaya geldi mi orada dur diyorlar.

Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış. Bu hikâyelere istemesen inanma diyorlar, tamam, ama inanmadığını açık açık söylemen caiz değildir. Nedenmiş? Müslümanlar alınırmış!

Doğanın boşluk kabul etmemesi gibi, bu toprakların havası mıdır, suyu mudur, özgürlük kabul etmiyor herhalde.1

1 Bu yazı üzerine basında hakkımda çıkanları ve bana yazılanları Hocam, Allaha Peygambere Laf Etmek Caiz Midir? adlı ayrı bir kitapta derledim. Din ve ifade özgürlüğü konusunda sanırım Türk yayın hayatında bugüne dek benzeri görülmemiş bir koleksiyondur. Okumaya değer.

Sonuçları özetleyeyim yetsin:

  1. Genç ve heyecanlı Müslümanların olağanüstü renkli (ve eğlenceli) bir küfür dağarcığı mevcuttur.
  2. Daha aklı başında olan dindarların çoğu bu yazıdan dolayı alınmış, üzülmüş, şaşırmış, ama ilk tepkileri geçtikten sonra beni “affedip” yazılarımı okumaya devam kararı vermiştir.
  3. Gizli dindar olduklarını bilmediğim Taraf gazetesi yöneticileri bu yazı üzerine düşüp bayılayazmış ve bana artık güven olmadığına hükmedip yollarını ayırmaya karar vermiştir.

“Halkın bir kısmının dini duygularını aşağılama” maddesinden dava da açtılar. “Fil başlı ve altı kollu tanrı olmaz, gülünç bir şey” desem, ya da “İncil sahtedir, İsa yazmış müritleri bozmuş” diye kıçımdan atsam, ya da “Scientoloji dininin kurucusu Ron Hubbard dolandırıcı bir sahtekârdır” desem gene dava açarlar mıydı, bilmiyorum. “Halkın bir kısmına” Hıristiyanlar, Hindular ve Scientolojistler dahil olduğuna göre açmaları lazım gelir, mantıken.

Comments

No comments found for this post.