Home Artists Posts Import Register

Content

15 Eylül 2009

İmar meselesini Pazar günkü HerTaraf’a yazdım, etimolojisi de eksik kalmasın. Bir yeri imar ederken tam ne ediyoruz, bu değerli bilgiden okurlarım mahrum olmasın.

Henüz dünyanın patlayıncaya kadar insanla dolmamış olduğu eski çağlarda hazer ile umran arasındaki ayrım gayet nettir ve tercih ikincisinden yanadır. Bir yer ya ıssızdır, yabandır, insan yaşamına müsait değildir, ürkütür. Ya da şendir, tarıma açılmıştır, evler insanlar yollar köprüler vardır, bolluk ve bereket hüküm sürer; aç ve açık kalmazsın, yabani hayvanlara yem olmazsın.

Arapça ˁumr bizim ömür diye söylediğimiz kelime: yaşam demek. Arapçada derivatif olan diğer anlamı ise bir yerin az önce tarif ettiğim tarzda “canlanması”, şenlenmesi. Bu ikincil anlam bizde pek kullanılmaz, ama türevleri bolca var. ˁUmrân: canlılık, insan eli değmişlik. Hatta “şehirleşme” anlamında, medeniyet. İcmâr bunun geçişli fiili: bir yeri canlandırma, iskân etme, bayındır kılma. Miˁmâr: bu işi yapan kişi. Maˁmûr: imar edilmiş, bayındır. Maˁmûre: imar edilmiş yer, yerleşim merkezi; geç devir Osmanlı lugatinde “şehir” anlamına gelir. İˁmâret: özellikle kamu hizmetine adanmış herhangi bir imar eseri. Aslında cami, kilise, manastır, hamam, medrese, hastane, rasathane, köprü, saat kulesi vs. hepsi imarettir, ama bizim okul müfredatında nedense imaret deyince sadece fakirlere yemek dağıttıkları kamu yemekhanesi kastedilir.

Fakirler ayaklanmasın diye kamu eliyle yemek dağıtmak da Türk ve İslam icadı değildir, köklü bir Bizans müessesesidir, Osmanlı oradan devralmıştır, onu da antrparantez belirtmiş olalım. Jüstinyen devrinde (6. yüzyıl) kurumlaşmıştır, ama kökü eski Roma’nın panes et circenses düşüncesine dayanır. Tercümesi: fakirlere ekmek ve sirk ver ki oyalansınlar, akıllarına kötü şeyler gelmesin.

Comments

Birtan Çiçekçi

Elif-m-r : umur, emir, amir, memur. (Alt satira geçeyim derken "send" oldu. İstemeden "flood" yaptim, pardon)

ivan ilyic

Hocam buradan soruluyor mu bilmiyorum ama bir kelimenin kökenini nasıl buluyorsunuz, hangi kaynakları kullanıyorsunuz? Mesela nisanyansozluk sitenizde her kelime için "Tarihçe (tespit edilen en eski Türkçe kaynak ve diğer örnekler)" bölümleri var. Bir kelimenin geçtiği en eski kaynaklara nasıl ulaşıyorsunuz? Başkalarının çalışmaları var da onları mı okuyorsunuz yoksa siz mi literatür taraması yapıyorsunuz?