Home Artists Posts Import Register
The Offical Matrix Groupchat is online! >>CLICK HERE<<

Content

1 Eylül 2009

Yok, vallahi tatil filan yapmadım. Bir aydır hemen her gece sabah beşlere kadar çalıştım, gözlerim pörtledi, göbeğim sarktı, sırtımın ağrısından duramaz oldum. Ama sözlüğümün yeni baskısını alnımın akıyla yetiştirdim. Güzel oldu, bayramdan önce çıkıyor. Her gün her gün bu adamı okumayayım, bir kereden hepsini öğreneyim, elimin altında olsun diyorsanız hiç durmayın, alın derim.

Şimdi ah bir tatil olsa ne iyi olurdu! Hayalimde Yeni Gine, Baharat Adaları, Selebes, Seram öyle yerler var, ama vakit ne gezer? İki gün Kelebekler Vadisi neyimize yetmez. Merak etmeyin, yazıyı aksatmam. Bayağı konu birikti hazırda.

*

Tatil’i Elifin Öküzü’nde de yazmıştım, refresh edeyim.

Arapça ayın harfiyle ˁatâlet “boş veya işsiz olma”, ˁâtıl bunun faili, boş veya işsiz olan. Taˁtîl de fiilin yaptırgan hali, boşaltma, işe son verme, işlemez kılma. Bilirsiniz, o anlamda kullanımı da halâ vardır: işçiler işi tatil eder, ruhsat mafyasından bir kokmuş memur gelir inşaatı tatil eder, vs.

Bayram tatili ve okul tatili deyimleri sanırım 19. yüzyılın ikinci yarısında piyasaya çıkmış. Tatil yapmak 1950’lerden itibaren görülüyor, ama tatile gitmek ve tatile çıkmak ne zaman dilimize girdi, emin olamadım. TDK sözlüğünde ikisi de yok henüz, daha fark etmemişler garibim; oysa bana sorarsanız en azından 1980’lerden beri varlar.[1] Tatil köyü ilk 1970’lerde duyuldu, Club Méd sayesinde. Ya tatil beldesi?


[1]Tuncay Tekle benim tahminime bir on yıl eklemiş:

... yazınızda ‘tatile çıkmak’ 1980’lerden beri var demişsiniz ama biraz geçe bırakmışsınız, malum ‘tatile çıkmak’ deyişinin en meşhur kullanımı Bülent Ecevit tarafından 1974’te Kıbrıs harekatı için parola olarak sarfedilen ‘Ayşe tatile çıksın’ cümlesidir.

Comments

No comments found for this post.