Home Artists Posts Import Register

Content

30 Temmuz 2009

Arapça m-l-k kökü esasen “egemen olma, beylik ve hükümdarlık etme” ve ikinci olarak özel hukuk çerçevesinde bir mala “sahip olma”. Bu iki kavram arasındaki ince alakaları anlatmaya kalkacak olursak gene konu sapar, yazıyı toparlayamayız, onun için geçelim. Mesela melik kraldır, mâlik de Arapçada daha çok bu anlamda kullanılır ama Türkçede özel hukuk kavramıdır, araya net bir ayrım girmiştir, “kat malikleri kurulu” deyince taçlı tahtlı adamlar gelmez kimsenin aklına.

Arapça masdar genellikle milk, bazen mulk, ama bizde ikincisi yerleşmiş. Hem “yönetme/sahiplik etme” anlamında soyut eylem adı, hem de “yönetilen/sahiplik edilen şey” anlamında nesne adı. Mesela “Tahammül mülkünü yıktın Hulagu Han mısın kâfir” deyince bunu “krallığını” diye çevirmek lazım; “Adalet mülkün temelidir” ise “devletin” demek. Türkçede mülk daha çok “sahip olunan mal” anlamına oturunca soyut eylem adı olarak bir de mülkiyet sözcüğüne ihtiyaç doğmuş – ki galat-ı fahiştir, zaten masdar olan kelimeye masdar yapan +iyyet ekini eklemeyi Osmanlı dilbazları cahillik sayarlar.

Mülkün çoğulu emlâk. Bizde ne olmuş? Emlak “gayrımenkul mülk” anlamında tekil kelime olmuş, emlak kralı, emlak borsası, emlak komisyoncusu gibi deyimler türemiş.

Temlîk mülk edindirmek, temellük mülk edinmek. Bunlar Arapça. Buna karşılık mülke el koymak anlamında istimlâk sanırım 19. yüzyıl sonlarında Osmanlıcada türetilmiş; Arapça sözlüklerde yok. Kalıplar Arapçada standart, teSSîS, teSeSSüS, istiSSâS. S harfiyle gösterdiğim sessizlerin yerine sırasıyla m, l, k koyuyorsunuz, tık, kelime çıkıyor.

Özetle neymiş? Bir harbi Arapça var. Bir de Osmanlı/Türk Arapçası diye ayrı bir dil fenomeni var ki, sanırım akademik alanda yeterince ciddiyetle incelenmiş bir konu değil.

*

Melek bunlarla alakalı değil. İbranice bir kelime, l-a-k (göndermek) kökünden melâk elohîm אלהים מלׇכ Allahın elçisi, habercisi, ulağı; Yahudi mitolojisinde geçen bir kavram. Tevrat’ı Yunancaya çevirirken ángelos (elçi, haberci, ulak) diye bire bir tercüme etmişler. İngilizce angel, Fransızca ange, Almanca Engel, İtalyanca angelo vb. oradan geliyor.

Kuran ise nedense İbranice biçimi tercih etmiş. “İbranice yazalım, Araplar anlar belki” mi demişler, “yabancı dil olsa daha haşmetli durur” diye mi düşünmüşler, onu bilemem.[1]


[1]“Bazı kelimeleri benziyor diye ikisinin de aynı kaynaktan gelme ihtimalini neden hiç düşünmüyorsunuz da birbirlerinden kelime aldıklarını söylüyorsunuz?” sorusunu soran milyonuncu okura şöyle cevap yazmışım:

Bazı kelimelerin benzemesi değil burada söz konusu olan. İbranicede gayet net ve şeffaf bir yapısı olan bir kelimenin Arapçada müstakil anlamı olmayan bir nesne adı olarak ortaya çıkmasıdır.

Şöyle örnek vereyim: /futbol/ sözcüğü İngilizce ve Türkçede ortaktır. Ancak A) İngilizcede Türkçeden çok önce ortaya çıkmıştır, ve B) mevcut İngilizce köklerden İngilizce dilbilgisi kurallarına göre türetildiği aşikârdır (foot + ball, “ayak topu”). Bu durumda kelimenin İngilizce ve Türkçeye aynı kaynaktan geldiğini veya tanrısal vahiyle bildirildiğini farzetmek saçma olur.