Home Artists Posts Import Register

Content

11 Haziran 2009

Zırnık koklatmamak’taki zırnık Farsça zarnîx, arsenik sülfit demek: parlak sarı renkte zehirli bir mineral. Kokusu nasıl şeydir bilmiyorum, kime neden koklatılır en ufak fikrim yok. 19. yüzyılda kadmiyum sarısı keşfedilinceye dek sarı boya yapımında bu kullanılırmış. Farsça sözcüğün anlamı “sarı renkli”. Latince adı da zaten oropigmentum yani “altın boya”. İngilizcede orpiment diye geçer, bazen New York Times’ın Pazar bulmacasında çıkar, başka yerde hiç görmedim. İngilizin veya Amerikalının birine “I won’t let you smell orpiment” deyin, adam dumur olsun.[1]

Simyacılar bu nesneyi altın imal etme çalışmalarında kullanmışlar. Yunanca arseníkion Farsçadan (daha doğrusu bunun Arapça öntakılı az-zarnîk biçiminden) alıntıymış; ilk kez 1100’lerin sonunda Selanik Piskoposu Eusthatios’un eserinde kayda geçmiş. Böyle saçma sapan şeyleri nereden biliyoruz? Du Cange’ın emsalsiz Ortaçağ Yunancası sözlüğünün 1688 baskısını internetten indirdik, oradan biliyoruz. 1250 yılı dolayında Paris Üniversitesinde Albertus Magnus zırnıktan saf arseniği ayırmayı başarmış, bu ayırdığı saf elemente de “arsenik ruhu” gibilerinden bir ad vermiş. Bu Albertus aslında önemli bir filozof ve ilahiyatçıdır, böyle işlerle de uğraştığını bilmiyordum.

Zarda “sarıya boyanmış”, Türkçede seslisi inceltilip zerdeolur, zerde pilav demek aslında safranla boyanmış sarı pilav demektir. Zard-alûsarı eriktir, Farsçada alelumum kaysıya denir, bizde ise zerdalikayısının bir cinsi. Zarrîn/zerrîn sarışın veya altın renkli olandır. Zerrîn-direht diye portakal ağacına denirmiş, “altın ağaç” manasına, zerrîn-kâse de şairlerin güneşe verdikleri bir isim. Lüzumsuz bilgi lazımsa bulunsun.


[1]Deyime konu olan zırnığın diğer kullanım alanını da kaçırmışım. Onu da 16 Haziran yazımda ekledim.

Zırnıkdediğimiz arsenik sülfit aynı zamanda Türkiye’de “hamam otu” diye bilinen nesneymiş. Kıl dökmek için kullanılırmış; ayrıca aynı amaçla tabakhanelerde kullanılırmış. Feci kokarmış: lağım kokusuyla çürük yumurta kokusu karışımı berbat bir şey, çocukluğumdan hayal meyal hatırlıyorum.

“Zırnık koklatmamak” meselesini gene de tam olarak anlamadım. Kötü kokan bir nesne, tamam, ama bunu koklatmak iyi bir şey mi kötü bir şey mi?

OtTürkçede yalnız ot değil, ilaç demek. Hamam otu diye bir bitki yok, “hamam ilacı” manasına söylemişler. İnorganik bir mineral: volkan ağızlarından, termal su damarlarından elde edilirmiş.

Comments

No comments found for this post.