Home Artists Posts Import Register

Content

2 Haziran 2009

Ağır irtica kokan bir kelime: iki kez İslami referanslı, üstelik Güzel Türkçemizin fonetiğine kökten aykırı. Siz hiç Halaskârgazi kelimesini doğru telaffuz eden taksi şoförüne rastladınız mı? H kalın l ince s kalın k ince g kalın söylenecek, ilk a kısa, sonraki üç a uzun. Yok mudur milleti bu eziyetten kurtaracak bir çağdaş yaşam şeysi diye düşünüyor insan.

Ulu Önder biliyorsunuz hayatı boyunca belli aralarla isim değiştirmeye meraklıydı. Önce Mustafa’ydı, sonra Kemal oldu. 1921’de Meclis kararıyla Gazi unvanını aldı. Bundan sonraki 13 yıl boyunca adı hemen her yerde Gazi Hazretleri diye geçer, diğer isimleri neredeyse hiç telaffuz edilmez. 1925-27’de Halaskâr eklenir, olur Halaskâr Gazi Hazretleri. Sonra bilmediğim nedenlerle bu ad terkedilir.[1] Şişli Caddesinin adı, cumhurreisinin İstanbul’u ziyareti onuruna Temmuz 1927’de düzeltilmiştir; o kalır.

Halâs Arapça. Esas anlamı “arınma, temizlenme, aklanma”, ikincil olarak “bir kirden veya sıkıntıdan veya tehlikeden kurtulma.” İhlas’ın geçişsiz halidir, edilgen anlamlı bir masdardır. Yani halâs OLUNUR, biri veya bir şey halâs edilmez. Dolayısıyla buna Farsça kâr (“eden”) ekleyip “kurtarıcı” anlamını yüklemek dil hatasıdır, zorlamadır. Klasik Osmanlıcada halaskâr diye bir terkip olduğunu sanmıyorum. 1910’ların başında ordu bünyesinde birdenbire zuhur eden bir siyasi neolojizmdir. 30’lar olsaydı kurtulgan derlerdi mutlaka. Kurtulgan Savaşman Anayolu mu dediniz?

Aklı başında insanlar bir yıldan beri bu caddeye Hrant Dink Caddesi adını veriyor. Size de tavsiye ederim, öyle deyin. Mektup gönderecekseniz öyle gönderin; birkaç kez geri gelir sonra alışırlar. Taksiciye öyle söyleyin. Anlamazsa hayret edin, “karşının şoförü müsün” diye kılçık yapın. Telaffuzu da Türkçe fonetiğe nispeten daha uygun. Bir-iki yıla tutmazsa şaşarım.


[1]Halâskâr Zabitan İttihat ve Terakki Cemiyetine karşı ordu içinde kurulan bir askerî cuntanın adı idi. 1912 Mayısında ilk bildirisi yayınlandı. Aynı yılın Temmuzunda Sait Paşa hükümetini istifaya zorlayarak amacına ulaştı ve adı duyulmaz oldu.

Belirgin anıları çağrıştıran bu adın 1925’te canlandırılması acaba Gazi’nin tam o günlerde eski İttihat ve Terakki liderlerine karşı giriştiği mücadele ile alakalı mıdır? 1927’de terkedilmesi acaba üst kadroların tasfiyesinden sonra örgütle barışma politikasına mı işaret eder?

Halaskâr sözcüğünün 1912’deki tam anlamı neydi, ondan da emin değilim. Herkesin varsaydığı ve kısa sürede benimsediği gibi “kurtarıcı” mı demekti, yoksa “kurtulmuş, arınmış” gibi bir şey mi kastedilmişti? The Liberated Officers? Bence mümkün, ama kaynağı nerede bulacaksın şimdi.

Comments

No comments found for this post.