Home Artists Posts Import Register

Content

20 Mayıs 2009

Kargodan geldi, Helsinki Üniversitesi yayınlarından yeni çıkan Asurca Sözlük, mis gibi de kokuyor. Sabahın körüne kadar elimden bırakamadım. Millet televizyon izler, roman okur, benim de hastalığım bu, ne yapayım. “Aa, vay vay, bak sen!” demekten adrenalinim çıkıyor.

Aslında bildiğiniz bir ton Asurca kelime var, haberiniz yok. Mesela açıyoruz gelişigüzel bir sayfa, talbuştu “giyinme, giysi” demekmiş. Arapçadan bildiğimiz libas tabii, çoğulu elbise. Asurca /ş/ her koşulda Arapça /s/ oluyor, onu bildikten sonra problem yok. Tef’il kalıbını Arapçadan bal gibi bilirsiniz, huduttan tahdit, sınıftan tasnif, sabitten tesbit filan.

Bir sonraki sayfada taşpiltu “aşağılama, alçalma”. Başka dillerde /p/ = Arapça /f/ kuralını hatırlayınca bu da kolay. Bildiğimiz sefil yahu! Taqdîşu arındırmak, taqribtu adak sunmak. Bunlar da çocuk oyuncağı: bkz. kuds, kurbân.

Başka bir sayfadan dalalım. Qatrânu “sedir ağacının zamkı, zift” demekmiş. Bu fazla basit, zevki yok. Ama Antalya yöresinde sedire katran ağacı dediklerini hatırlayınca gene olay biraz ilginçleşiyor. Qâqullu bildiğimiz kakule, yani kardamom; Suriye’de, Urfa’da kahveye katarlar. Qalâpu meyvenin veya ağacın kabuğu, bir şeyin derisi. Arapça qilf ve qilâf aynı şey, bizde kılıf diye geçer.

Zuggû veya zagûgitu cammış, Arapçası tabii ki zucâc, o da cam demek. Zücaciye = cam eşya dükkânı. Zikru isim, ama zakâru bir şeyin adını anmak veya adıyla çağırmak, bildiğimiz şeyler. Ziblu çöp. Arapçanız varsa bunu da tanırsınız: zibl Arapça çöp, mezbele de onun ism-i mekânı. Yani çöplük.

Düşünün ki bu Asurca bundan aşağı yukarı 2600 yıl önce ölüp gitmiş bir dil! Kuzey Irak’ta konuşulmuş. Eski Babil dili olan Akkadçanın bir lehçesi, ama oldukça farklı bir lehçe. Arapçanın uzak akrabası.

Comments

Sadık Sadıkoğlu

Çok ilginç😯 İnsan az buçuk Arapça bilince kelimeler çok aşina geliyor.