Home Artists Posts Import Register

Content

27 Nisan 2009

Arapça xazn depolamak. Xazîna(hazine) depo demek, illa kıymetli eşya deposu olması şart değil. Maxzan(mahzen) de aynen öyle, bir şey depolanan yer. Bunun çoğulu maxâzin, yani depolar. Oradaki x gırtlaktan gelen hırıltı sesi, İngilizcedeki /ks/ değil yani. (Bir ara hatırlatın da Arapça çoğulları çalışalım: menbadan menâbi, mahkemeden mehâkim, meclisten mecâlis, medineden medâyin vb.)

Avrupa dillerine özellikle 12. yüzyıl sonu ile 13. yüzyılın başlarında hatırı sayılır sayıda Arapça kelime almışlar. Hem ilginçtir, en çok ticaret, gemicilik, sanayi ve teknoloji alanında almışlar. Demek ki bu alanlarda Arapları kendilerinden üstün görmüşler: nereden nereye!

Magazín bunlardan biri. İlk önce Venedik İtalyancasında zuhur etmiş, “gemide ticari malların depolandığı ambar.” Sonradan anlamı almış başını gitmiş. Fransızca magazin veya magasin, 19. yüzyılın ilk yıllarından itibaren “çeşitli malların satıldığı ambar gibi dükkan.” İngilizce magazine esasen “depo, özellikle askeri mühimmat deposu” , sonra 1731 yılında çıkmaya başlayan Gentleman’s Magazine (“Beyefendinin Cephanesi”) adlı dergi sayesinde, “güncel konulara değinen resimli mecmua.” Bu sonuncusundan türeyen kelimelerden e-zine bile var, netçi tayfası bilir.

Türkçede mağaza ta 17. yüzyıldan beri kaydedilmiş, denizci dili aracılığıyla İtalyancadan alınmış. Daha doğrusu muhtemelen İtalyanca sözcüğün Rumca çoğulu olan mağaziá benimsenmiş. Önceleri gemide ticari mallar ambarı, 1830-40’lardan itibaren Galata rıhtımında ithal malların satıldığı dükkanların adı.

Magazin ilk kez 1930’larda “resimli mecmua” anlamıyla beliriyor, TDK sözlüğünün 1945 basımında var. Diğer anlamı yanlış hatırlamıyorsam 1970’lerden itibaren türedi: “ünlü kişilerin özel hayatına ilişkin gazete ve televizyon haberi.” Bu sonuncusu Türkçeye özgü, benim bildiğim başka dillerde mevcut değil. İngilizcede mesela magazine news diye bir şey yok, magazine article deyince de gayet ağırbaşlı bir bilimsel makale olabilir pekala.

Özetle: mahzen, mağaza, magazin aynı ailenin çocukları. Başka muhitlerde büyümüşler, sonradan karşılaşınca birbirini tanımamışlar bile.