Home Artists Posts Import Register

Content

30 Mart 2009

Ali Cengiz kim ve hangi oyunu oynamış? Hem 1930’lardan önce Cengiz Türkiye Türkçesinde asla kişi adı olarak kullanılmaz,[1] atasözü ve deyimlerde işi ne?

Bakıyoruz eski sözlüklere, Ali değil, medli elifle âl-i Cengiz imiş, yani “Cengizoğulları”, tıpkı âl-i Osman gibi. Kırım’da üç yüz küsur yıl Osmanlı egemenliği altında hüküm süren han sülalesi Cengiz Han soyundan geldiği için Âl-i Cengiz diye anılır. Bu muhteremler 18. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’nın da dahil olduğu bir dizi karmakarışık siyasi entrikaya bulaşmışlardı da o yüzden Kırım elden gitmişti. Sanırım âl-i Cengiz oyunu deyimi o devirde piyasaya çıkmış olmalı.

*

Vehbi kim bilmiyorum. Ama kerrake belli, eskiden ilmiye mensuplarının giydiği bir tür hafif cübbe. Yani Vehbi Efendi medrese softası yahut hoca olmalı. Ama ne etmiş de kerrakesi anlaşılmış, orası anlaşılmıyor.[2]

Kerrakesi meşhur olan bir başka tarihi şahsiyet, hayrettir, Roma İmparatoru Lucius Septimius Bassianus, namı diğer Caracalla. Bunun babası olan İmparator Severus, Fenike asıllı bir Libyalı, anası da Suriye’deki Humus kentinin şeyhi olan bir Arap’ın kızıymış. Aileden gelen Şark âdetlerine merak salmış, Roma’nın göbeğinde Suriye usulü carraca giyip gezinince Romalı fırlamalar lakabı yapıştırıvermişler. Carraca, zamanın kaynaklarında “bir tür Suriye cübbesi” diye geçiyor.[3] Roma’da Caracalla Hamamları vardır, görmedinizse gidin görün, değer.

Adamcağızın sonu iyi olmamış. 211 yılında İran seferine çıkmak üzere geldiği bizim Harran’da yol kenarında def-i hacet ederken kendi askeri tarafından öldürülmüş.

*

Çapanoğlular 18. ve 19. yüzyıllarda Yozgat’ta hüküm süren bir sülale. Osmanlı devletinin adı var kendi yok olduğu bir devirde, Aydın’daki Karaosmanoğlu ile birlikte Anadolu’nun neredeyse yarısında Çapanoğlu’nun borusu ötermiş. Bir işin altından Çapanoğlu çıkması da o devrin hatırası olmalı.



[1] Cengiz’in modern çağda kişi adı olarak zuhuru biraz daha eskiymiş. İki gün sonra düzelttim:

“Türkiye’de Cengiz ismi 1930’dan önce asla kişi adı olarak kullanılmaz” demiştim. Yanılmışım. Meğer Cengiz’i mezarından çıkaranlar bu tarihten bir yirmi yıl kadar önce İttihatçılarmış. Hatta Enver Paşa’nın amcası Halil Paşa’nın çocuğunun adı Cengiz’miş.
Eski Cengiz’in oğulları Bağdat’ı fethetmişti. Yeni Cengiz’in babası da Bağdat’ı kaybeden adam olarak tarihe geçtiğine göre, şık bir simetri doğrusu.

[2] Mustafa Balcı bilgisizliğime hayret etmiş:

Vehbi’yi bilemediniz mi? Sünbülzade Vehbi yahu! Hani şu “Azm-i hammam idelüm ...” diye başlayan şiirin şairi.
Hovardalık ederken Vehbi’yi ve kıyafetini çok iyi tanıyan bir zaptiye çavuşu tarafından söylenmiş bir söz imiş, Vehbi telaşla pencereden kaçarken kerrakesini yosmanın odasında unutmuş, zaptiye çavuşu içeride erkek yerine bir erkek giysisi bulup tanıyınca “anlaşıldı Vehbi’nin kerrrakesi” demiş. Bilmem yalan veya sahih!

[3] Caracalla mevzuunda Hüseyin Çınar Öztürk sözünü esirgememiş:

Abi, Suriye cübbesi nereden çıktı? Caracalla evet tabii Arap ve Fenike (Kartacalı daha doğrusu) kökenli ama cübbenin kendisinin kökeni Galya. “Carraca” nereden çıktı bilmiyorum, hafif işkembe çorbası kokusu geliyor; zira Gal kökenli bu cübbenin adı her zaman Latincede caracalla. (...) Caracalla’nın cübbenin eteklerini ayak bileklerine kadar uzattığı biliniyor. Sonradan popüler olan bu versiyonun aslında dizin çok da altına inmeyen Gal caracalla’sından farkını vurgulamak için buna “caracallae Antonianae” demişler.
Bunun temel kaynağı Aurelius Victor (Epitome de Caesaribus, 21). Caracalla hakkında da tonla referans var ama şimdi kütüphaneye gitmeye halim yok, aslını istersen.
Daha sonra bu cübbeye bir de kukuleta eklenmiş, ruhban sınıfı kıyafeti olmuş, Hıristiyanlık’ta da devam etmiş aynen. Halen sikindirik korku filmlerinde görülen kukuletalı cübbeli mistik adamlar ve cübbeli oraklı Azrail ikonografisini Galya’dan getirdiği cübbeyi popülerleştirip tüm Roma’ya yayan bu Arap çocuğuna borçluyuz. Ana dili neydi acaba hazretin?

İki gün sonra köşemde bunları anlatıp vicdan muhasebesi yaptım:

“Suriye cübbesi”ni nereden bulmuşuz diye baktım. Eyvah, Nişanyan Sözlüğü’nden bakmışım, oraya da 24 Kasım 2005’te entry girmişim, ama kaynak? Meçhul! İşkembe çorbasına bayılırım gerçi ama bu kadar da olmaz ki?

Comments

No comments found for this post.