Home Artists Posts Import Register

Content

28 Mart 2009

“Küreselleşen dünyada dil ve kültür erozyonu yaratılması yolunda Türkiye üzerinde değişik oyunlar denenmektedir. Örneğin bazı sözde aydın kesimlerinin dilimize yabancı kelimeleri sokma çabaları, dil kuralları dışında konuşma tarzları yaratılması ve bu tür konuşma ve hitap tarzlarının film, radyo ve televizyon programları ile genç nesillere aşılanması bu çabalardan bazılarıdır” demiş, Yüce Manitu’nun Milli Güvenlik ders kitabı yazan şubesi.

Yukarıdaki paragrafta küre, dünya, ve, bazı, kelime, tarz, hitap, nesil Arapça. Yaban Farsça. Kültür, erozyon, Türkiye, film, radyo, televizyon, program gavurca. Örneğinbüyük olasılıkla Ermenice, çaba gerzekçe,[1] kural da 1930’larda o zamanki cumhurbaşkanının sofra arkadaşları tarafından atmasyon metoduyla üretilen kelimelerden biri. İnsan ister istemez düşünüyor, bunu yazan amca acaba küresel emperyalizmin vatanımız üzerinde oynamayı denediği değişik oyunların bir parçası mıdır? Yabancı kelimeleri kullanarak “dil ve kültür erozyonu” yaratmaya mı çalışıyor?

Yoksa bildiğimiz düz cehalet midir?

*

Sevgili okurlarım, cehalet bir insanlık halidir. Ayıp değildir. Aksine cahilleri küçümsemek, onlarla alay etmek ayıptır. Ben bu hataya bazen düşüyorum, Allah taksiratımı affetsin.

Ama buradaki olay sırf cehalet değil, daha farklı bir şey: o cehaletin örtüsü ve zırhı olan hotzot ideolojisi. Lafa bakın: “sözde aydınlar... değişik oyunlar denemektedir.” Neymiş, vatana kasteden hain emeller var, gerçek kimliğini saklayan ajanlar var, etrafımız düşmanla çevrili, bunları tepelemeyip ne yapacaksın? Asmayıp da besleyelim mi?

Peki amcanın doğru bildiği ne malum? Ya zır cahilse, işkembeden atıyorsa veya Çemişgezek kışlasında duyduğu dedikoduları doğru sanıyorsa? Ama vatanmillet dedin mi bu memlekette akan sular durur, “Kardeş ne diyon?” diye kimse sormaya cüret edemez. Vatanmillet jokerdir: bastın mı eli alırsın. Doksan senedir bu böyle. O yüzden tek bildikleri meslek emirle adam öldürmek ve ölmek olan kişiler, dilden tarihe, devlet yönetiminden eğitime kadar her alanda bilir bilmez konuşmayı kendilerine hak sayarlar. İtiraz edeni vatanmillet sopasıyla döveceklerine güvenirler. Millet sinmiş, kafa sallayıp susar.

Arkalarında o ideolojik zırh olmasa eminim çoğu kuzu gibi adamdır, oturur izah edersin, bir de kahve söylersin, ikna olur. Yani memleketi bozan cehalet değil: cehaleti kutsallaştıran zorbalık mezhebi.[2]



[1] Çabalamak fiili Türkçede en az altı yüz senedir var; buna karşılık çaba, 1935 civarında uydurdukları Öztürkçe kelimelerdendir. Gerzekçe dememin sebebi şu: Çabalamak fiilinin gerçek kökü *çaba değil, “vurmak, dövmek, şaplatmak” anlamına gelen çapmak fiili. Buna, sürekli ve zayıf hareket bildiren –ele– fiil ekini eklemişler, tepmekten tepelemek, kakmaktan kakalamak, gevmekten gevelemek gibi.

[2] Bu yazıdan bir gün sonra Taraf’ın HerTaraf sayfasında çıkan “Vatanı Kurtardı, Halifeyi Kovdu, Daha Ne?” başlıklı yazımda aynı temayı devam ettirdim:

Devlet reisinin görüş ve emirlerini reddeden herkesi alçak, soysuz, vatansız ve gizli emel sahibi hain ilan eden zorbalık diline itiraz ediyoruz.
Bu dil, bir toplumu kuşaklar boyu düzelmemecesine hasta eder ve çürütür. Düşüncenin ve yaratıcılığın kaynaklarını kurutur, korkuyu ve ikiyüzlülüğü bir hayat tarzı haline getirir, en cahil ve zorba olanın her zaman zeytinyağı gibi üste çıkmasını meşrulaştırır.
Bu ülkeyi doksan yıldan beri kafası çalışan ve kahvehane muhabbeti dışında söyleyecek bir sözü olan herkese zindan eden bu dildir. Çağdaş dünyadan kopuk bir gariban gettoya mahkum eden de bu dildir.
Cumhuriyet bu dili kurucusundan öğrendi. Ulu Önder’in 1920-21’den sonraki her demecine, her söylevine, her cümlesine bakın: baştan aşağı tehditnamedir. Büyük Nutk’un her sayfasını, Önder’le öyle ya da böyle görüş ayrılığına düşen kişilere yönelik kan dondurucu küfürler süsler. Herhangi bir konuda Reisicumhur’dan farklı düşünen HERKES satılmıştır, HEPSİ düşman ajanıdır, imha edilmesi gereken zararlı unsurdur; hiç değilse aptal ve zevzektir. Hem dürüst, vatansever ve az çok zeka sahibi olacak hem O’na kayıtsız şartsız itaat etmeyecek? Bu ihtimal, Nutuk sahibinin ve onun kurduğu cumhuriyetin hayal sınırlarını zorlar.
De ki Reisicumhur’un her dediği doğruydu (ki değildi), sadece dili bozuktu. O dil gene büyük bir felakettir: kendi kendini çoğaltır, Reisicumhur kadar parlak olmayan kişilerin elinde ölümcül bir silah olur. Bu zehirli gübre ile beslenen topraklarda Kılıç Ali’ler, Reşit Galip’ler, Recep Peker’ler yetişir. Çevik Bir’ler, Eruygur’lar, Tolon’lar, Büyükanıt’lar ve henüz emekli olmamış olan niceleri yetişmeye devam eder.
Bir toplumun başına bundan daha büyük ne felaket gelebilir, bilmiyorum. Bu felaketi tüm anıları ve tüm sonuçlarıyla beraber memleket sathından silmeden hangi demokrasi nasıl kurulabilir, onu da bilmiyorum.

Comments

No comments found for this post.