Home Artists Posts Import Register

Content

20 Mart 2009

“Türkçe sözcükler F ile başlamaz!” diye hüküm kurmuş, maildeşlerimden biri. Fenerbahçe, fıçı, fistan, fatiha, fingirdek, fırfır, farmakoloji, folluk, felek, filan, fıstık ne oluyor yani, diye cevap yazdım. Cevaben demiş ki, aynen aktarıyorum, “Bu kısımda söylediklerinizi anlayamadım. Bu sözcüklerin hepsi yabancı kökenli, kökeni farklı da olsa biz dilimizde kullandığımız için Türkçe diye mi kabul etmek gerekiyor?” Makul biri üstelik, öyle ırkçı, arıtmancı filan da değil.

Bu nasıl acayip bilinç bölünmesidir, yetmiş yıllık ırkçı propaganda nasıl işlemiş insanların beynine diye ağzın açık kalıyorsun. Her gün konuştuğumuz, yazıştığımız, iyi kötü yetmiş milyonun ortak iletişim platformu olan, gayet kıvrak, üretken, vasatın üstünde zengin dil “Türkçe” değil. Ya ne Türkçe? Bin yıl önce Ortaasya’da birtakım aşiretlerin konuştuğu ve üç beş tane taşa yazdığı dil “Türkçe”. Fenerbahçe Türkçe değil, ama kutadgu ile bilik Türkçe!

“Türkçe” deyimiyle kastedilen şey EĞER 8-11. yüzyıllar arası kullanılan Ortaasya Yazı Türkçesi (OAYT) ise, ben size söyleyeyim. Bu dilde h sesi hiç yok, f ve j sesleri ancak kelime sonunda belli koşullarda on beş-yirmi örnekte var, c, d, g, l, m, r, v, z sesleri kelime başında yok, p sesi kelime başında ancak “Oğuzcadır” diye belirtilen birkaç kelimede var, n sesi kelime başında sadece soru edatlarında var, ş sesi kelime başında sadece s’den dissimilasyon yoluyla bozulmuş beş-altı kelimede var.

OAYT’de bütün fiil kökleri ve yabancı dilden alıntı olmayan bütün kelimeler ya sesliyle ya da b, ç, k, s, t, y sessizlerinden biriyle başlıyor. K ile başlayanların bir kısmı daha sonra Türkiye Türkçesinde g’ye, t ile başlayanların bir kısmı d’ye dönüşmüş (kelmek > gelmek, ton > don, vs.).

Hadi bakalım, başlayın sözlükleri ayıklamaya![1]



[1]Eski Türkçe yazıtlar hakkında değerli çalışmaları olan ve başarılı bir sözlük hazırlayan Hatice Şirin User bu cümleme itiraz etti. En eski Türkçe yazıtların zannettiğim gibi üç beş tane değil, son bulunanlarla birlikte tam 184 tane olduğunu hatırlattı. “184 yazıt Taraf gazetesinin bir sayfasını doldurur mu?” mealinde biraz laubalice yazdığım ilk cevaba da haklı olarak üzüldü.

İkinci cevabımı daha içten bir dille yazdım:

Hayatının çeşitli dönemlerinde Moğolca, Akadca, Avesta dili, Eski Habeşçe, Eski Türkçe vs.ye ilgi duymuş bir adam “184 yazıt kaç sütun santim eder” diye sorarsa herhalde tahmin ettiğiniz ve üzerinize alındığınız şekilde bir aşağılama kastetmiş olamaz, değil mi? Yani tamam bazen çelişkiye düşerim de o kadar değil artık!
Bana çok basit gelen bir gerçek var ortada. Modern Türkçe (ki buna insert etmek ve klozet kapağı da dahil, hilaliahmer ile sürç-i lisan da dahil), eskisiyle kıyaslanamayacak kadar zengin, ilginç, gelişmiş bir dil. Acayip bir eğitim sisteminin beyin hasarına uğrattığı bir kuşak ise “ah Özz Türkçe ne temiz ne güzel, kahrolası emperyalistler dilimizi bozdular” diye dövünmekle meşgul. Benim derdim bu arkadaşları gerekirse şok tedavisiyle komadan uyandırmaya çalışmak. BU BAĞLAMDA bakarsanız 184 yazıt mı, günde elli gazetede beş milyon matbu kelime mi karşılaştırması sanki anlam taşıyor gibi.
Yoksa merak etmeyin, antika ve marjinal dilleri küçümsemek kim, ben kim...

Comments

No comments found for this post.