Home Artists Posts Import Register

Content

19 Mart 2009

Cennetin Türkçesi uçmak, tamu da cehennemin. Anadolu ağızlarında tek tük kullanılır. Şarköy taraflarında Uçmakdere diye bir yer var, Cennet Deresi anlamında. Gündüz Vassaf’ın köşesinin adı da oradan geliyor herhalde. Ay ne romantik, ruhların uçup gittiği yer, kuş gibi, türünden yorumlar mümkün tabii, ama yazık ki doğru değil.

Bu anlamda uçmak sözcüğünün asıl şekli uştmax, uçma eylemiyle alakası yok. Kutadgu Bilik’in en eski elyazmalarında uştmax, daha sonrakilerde uçmak geçiyor. Ortaasya Türkçesindeki ilk önemli İslami metinlerden biri olan Nehc-ül Feradîs adlı kitabı Türkçeye Uştmaxlarnıng Açık Yolı (Cennetlerin Açık Yolu) diye çevirmişler. Soğdca bir kelime, o dildeki biçimi ûştmag. Farsça cennet anlamına gelen bahişt ile aynı kökten bir bileşik isim, çünkü Farsça kelime başındaki /ba/ Soğdca /wa/ > /û/olur. Üç dört sene önce 180 dolara kıyıp kocaman bir Soğdca sözlük edinmiştim, haftalarca onunla yatıp kalktım, oradan biliyorum.

Türklerin eski dininde cennet ve cehennem yoktu tabii. Bu konseptle ilk önce Hıristiyan ve Maniheist dinleri sayesinde tanıştılar, o dinlerle beraber terimleri de Soğdlardan öğrendiler. Yes, Türkler Müslüman olmazdan önce Şamanist değildiler, arada iki üç kapıdan daha geçtiler, unutmamalı.

Soğdca neymiş? 1000’li yılların başına dek Semerkant ve Buhara yöresinde yerli ahalinin konuştuğu dilmiş. İrani bir dil, yani Farsça ile akraba ama Farsça değil. İlk Türk hakanlığının resmi yazı dili, öyle anlaşılıyor ki Türkçe değil Soğdca idi. Türk devletlerinden birinin bıraktığı ilk yazılı anıt da bu dildedir, 6. yüzyıla ait Bugut yazıtı, Orhun yazıtlarından 200 sene daha eski. Ya, öyle.[1]



[1]Bir okurum ciddi bir akademik yayında karşısına çıkan şu ibareye dikkatimi çekmiş:

Kırgızcada “tutuşmak, yanmak” için tam-fiilini bulmamız, bizim bugüne kadar yapılmış çalışmalarda tamu “cehennem” için söylenen “Soğdcadan alıntı kelime” açıklamasını soru işareti ile karşılamamıza neden olmuştur. (...) Bize göre Eski Türkçedeki tamu kelimesinin dile girişinde ilk etken Soğdcadaki tmw olabilir; fakat ayıi kelimenin Karahanlı dönemiyle beraber tamug şeklini alması, Kırgızcada geçen tam-fiili ile ilgili olabilir. Tam- Türk dilinde çok kullanılan isimden fiil yapma eki +(u)g ile “tutuşan, yanan şey, ateş” ve oradan “cehennem” anlamı kazanmış olmalıdır.

Cevabım net:

Eski Asya Türkçesinde +(u)g diye bir ekin varlığından haberdar değilim. Benim bildiğim +(ı)g eki vardır. Küçük ses uyumu 17. yüzyıldan önce keşfedilmediğinden dolayı sözü edilen türev olsa olsa *tamıg olur, tamug olmaz. Tamug eğer Türkçe bir fiil kökünden türeyecekse *tamu- fiilini aramak gerekir.

Comments

No comments found for this post.