Home Artists Posts Import Register

Content

17 Mart 2009

Arapça ˁayn hem göz hem yerden kaynayan su anlamında pınar. Farsça çeşm göz, çeşme pınar. Türkçe göz ile gözede aynen öyle. Bu sonuncusunu acaba Öztürkçüler mi icat etti diye kuşkuya düştüm, baktım. Değil, eski sözlüklerde pek geçmiyor ama anlaşılan halk ağzında öteden beri var olan bir kelimeymiş. Mütercim Asım’ın ağır Antep aksanlı Burhan-ı Katı çevirisinde var mesela, 1790 küsurlarda.[1]

Alakası nedir, acaba diller arası bir alışveriş sözkonusu mudur diye epeyce kafa patlattım. Belli ki gözün yaşarması ile yerden su çıkması arasında bir benzerlik kurmuşlar. Deyimlerde, şiirlerde vs. hep gözyaşı = pınar benzetmesi işleniyor. İlla bir organa benzetilecekse benim aklıma su çıkartan başka şeyler gelir halbuki.

Ermenice akn, Batı lehçesinde agn, aynı şekilde, hem göz hem pınar.[2] Fırat kıyısında bu ismi taşıyan meşhur kasaba sanırım 11. yüzyıldan beri kaydedilmiş. Türkçe söyleyişte adı Egin olmuş. Sonra ne olmuşsa olmuş, Kemaliye etmişler, devrin iktidarını çok benimsediklerinden olsa gerek ya da belki bir sebeple ona hoş görünmek istediklerinden. Düzeltme tarihi Ekim 1922: Kemalpaşa, Mustafakemalpaşa, Mustafapaşa ve Gazipaşa ile tam aynı günlerde. Sonra herhalde unutulmuş ya da unutturmaya çalışanlar olmuş ki, 1926’da bu sefer Reisicumhur’un özel talimatıyla ve Bakanlar Kurulu kararıyla bir kere daha yeni isim tescil edilmiş.

Niye yazılarımın ucu hep böyle netameli konulara geliyor bilmiyorum. Vallahi planlayarak yazmıyorum. Kalemim oraya kayıveriyor kendiliğinden.



[1]Rehber Arzu Tutuk Torosların gözelerini anlatmış:

Güneybatı Anadolu’da çokça yürümüş bir rehberim. Grupla birlikte yapılan yürüyüşün bir su kaynağında bitmesi veya öğle yemeğinde pikniğin su başında yapılması herkes için unutulmaz bir tecrübe olur, hele sıcak yaz günlerinde.
Suyun nerede olduğunu da en iyi oranın köylüleri bilir. Rota çıkarırken bizi hep “suyun gözüne” götürürlerdi. Burası suyun ilk çıktığı, yerden kaynadığı noktadır.
Yani Toroslarda yerlisinin kullandığı ve benim de bolca duyduğum bir kelime idi.

[2]Birkaç okurum aynı paralelizmin Kürtçe ve Zazacada da aynen mevcut olduğunu belirttiler. Kürtçe (Kurmanci) çav = göz ve çavî = göze. Zazacada ise çim = göz ve çime = göze.

Bu dilleri hiç bilmememin ne kadar büyük eksiklik olduğunu bu vesileyle bir kez daha anma fırsatını buldum. Kürtçe sözlük masamda duruyor gerçi ama, düşünün, Zazaca bir sözlüğüm bile yok!

Comments

No comments found for this post.