Home Artists Posts Import Register

Content

6 Mart 2009

Latinlerin Vandal adıyla tanıdığı bir Alman güruhu 5. yüzyıl başlarında bugünkü Macaristan’dan yola çıkıp izinsiz vizesiz Roma İmparatorluğu’na dalıvermiş. Romalılar bunları bir güzel kılıçtan geçirmişse de tüketememiş, geri kalanlar terbiyeyi bozup kalplerini katılaştırmışlar, ortalığı yağmalamaya girişmişler. Fransa ile İspanya’yı mahvettikten sonra Cebelitarık Boğazı’ndan Kuzey Afrika’ya geçmişler, bugünkü Tunus’ta iki yüz küsur yıl devam eden bir krallık kurmuşlar. 455 yılında da bir punduna getirip Roma kentini işgal ederek mal ve altın namına ne buldularsa talan etmişler, süslü binaları, tapınakları da yakıp yıkmışlar. “Amaçsız tahripkarlık ve kültür düşmanlığı” anlamına gelen vandalizm kelimesi sanırım bu hadiseden kaynaklanıyor.

Adlarının aslı muhtemelen Almanca wandern ve Wandel (göçmek, amaçsızca dolaşmak) sözcükleriyle alakalı. Yani bildiğimiz yörük. Eski zaman aşiretlerinin her zaman etnik bir birim yahut biyolojik anlamda “soy” olduğunu düşünmek hatalı. Çoğu zaman bunlar siyasi bir olay nedeniyle bir araya gelip bir önderin peşine takılan karışık insan grupları olabiliyor. Mesela Osmanlı soyunun aslı olduğu rivayet edilen Kayı boyunun adı da Eski Türkçe “dönme” demek: kaymak (dönmek) fiilinden kayığ. Bir ırktan ziyade sanki ta eskilerdeki siyasi veya dini bir olayı anımsatıyor, sabetaycıcıların kulağı çınlasın.[1]

Kuzey Afrikalılar, başlarına bela olan bu Almanların denizi aşıp geldiği yeri Wandalusia diye bellemişler.[2] 711 yılında Tarık bin Ziyad önderliğinde Araplar bu sefer boğazı ters yönden geçip İspanya’yı fethettiğinde, w’yi nedense yutup, İspanya’nın en güneyindeki bölgeye al-Andalûs adını vermişler. Bizim Endülüs dediğimiz yer orası. Zil, şal ve gül memleketi.

Dönme dedim de, Hakan Erdem’in Unomastica Alla Turca adlı romanını okudunuz mu? Müthiş bir kitap. Bu köşeyi seven, onu haydi haydi sever.



[1]Mustafa Çakır adlı okurum Kayı boyunun adına ilişkin farklı bir etimoloji önermiş:

Kültürel vandal olarak Türk’e ve Türklüğe dair ne varsa amaçsızca tahrip etmeye çalışmakta ve kültür düşmanlığı yapmaktasın. Kayı boyu geçmişte sizlere “kaydığı” için öfke ve nefret içerisindesin. Aslında bu duyguların yüzyıllarca “kayanlar” tarafından yönetilmenin verdiği aşağılık psikolojisinden olsa gerek. Benimki sadece bir tahmin. Seni anlamam imkansız; çünkü ben bir Türk’üm ve hiçbir zaman yönetilmedim. Yani senin anlıyacağın “kayılan” değil “kayan” ırktan oldum.

Nazik bir cevap yazdım; “seni anlamam imkansız; çünkü ben bir Türk’üm” ifadesiyle Türklere haksızlık ettiğini, zira bugüne dek Türk olduğu halde okuduğunu anlamaya muktedir birçok kişiyle tanıştığımı belirttim.

[2]Hüseyin Çınar Öztürk bu yazı çıktıktan sonra Georg Bossong’un “Der Name al-Andalus: Neue Überlegungen zu einem alten Problem” adlı makalesine dikkatimi çekti (Restle & Zäfferer, eds. Sounds and Systems: A Festschrift for Theo Vennemann, Berlin 2002 içinde) . Bossong son derece titiz bir araştırmayla al-Andalus adının esasen bugünkü Tarifa kentinin bulunduğu yerdeki adanın adı olduğunu ortaya koymuş; yaygın kanının aksine Vandal adından değil, İspanya’nın Latinöncesi bir dilinden, belki proto-Baskçadan geldiğini savunmuş.

Şapka çıkarmaktan başka çarem yok. Yazıyı baştan yazacak olsam Vandal > Andalus bağını kurmam, yahut “her yerde öyle derler ama siz hemen her şeye inanmayın” diye uyarırım.

Comments

No comments found for this post.