Home Artists Posts Import Register

Content

19 Şubat 2009

Medrese = ders yapılan yer, dershane. Arapça DRS kökünden, ism-i mekân denilen tipte düzenli bir türev. Ders verme eylemine tedrîs, ders veren kişiye de müderris denir. Peki ders ne diye sorarsan o zaman işler biraz çatallaşır, Ortadoğu’nun kaç bin yıllık kültür tarihine uzanmak gerekir.

Aramice deraş “tefsir”, yani yorum. Tevrat’ı cümle cümle okuyup yorumlamaya dayanan eğitim metodunun adı da bu. Tanıdık sahne: hoca kitaptan bir ayet okur, Hoca Falan ile Molla Filan’ın bu konudaki yorumları alt alta konur, sonraki cümleye geçilir. Midraş adı verilen tefsirler külliyatı MS 2. yüzyıl dolayında oluşmuş; Yahudi dininin temel direklerinden biri olarak kabul edilmiş. Arapçası ders ve medres, çünkü Aramice (ve İbranice) /ş/ Arapçada daima /s/ olur. Şalom = selam gibi.

Yahudilerle aynı dönemde, bu sefer yine Aramice konuşan Hıristiyanlar, Urfa’da aynı sisteme dayalı bir okul kurmuşlar. Bugün Süryani adı verilen kültürün temelleri bu okulda atılmış. 363 yılında mezhep ayrılıkları yüzünden okulun bütün kadrosu Rum ülkesindeki Urfa’yı terkedip, İran devletinin batı sınırındaki Nusaybin’e iltica etmiş. Okul orada yüzyıllarca varlığını sürdürmüş, Ortadoğu’nun en önemli ilim ocağı olmuş, İslamiyet’in gelişinden sonra da uzunca süre öyle kalmış. Eski Yunan felsefesi ile tıbbının Arap alemine aktarılmasında Nusaybinli Süryani hocaların büyük katkısı var. İslam dünyasında 10. yüzyıl başlarında ortaya çıkan medrese olgusunun da Nusaybin’e çok şey borçlu olduğu anlaşılıyor.

Yanlış anlaşılmasın, medreseyi Süryanilerden yahut Yahudilerden aldılar demiyorum, çünkü özgün yönleri çok olan bir kurum. Ama havadan da icat etmediler, var olan bir geleneğin üstüne kurdular. Medeniyet böyle bir şey, her gelen bir öncekinin üstüne bir şey koymuş, bir adım ileriye gitmiş.

Bütün geçmişi yok sayıp sıfırdan iş yapmaya kalkarsan hiçbir şey başaramazsın, TC gibi olursun, işte o kadar.[1]



[1]Son cümleden ötürü çok alkış aldım ama korkarım alkışlayanların pek azı bunun iki yanı keskin bir bıçak olduğunu fark etti. Geçmişi yok sayma huyu TC’ye mahsus değil, İslam geleneğinden aynen devralmışlar bence.

Tarihi bir tek noktadan başlatmaya çalışırsan bu hatadan kurtulamazsın, başlangıcın ister Hicret olsun, ister Samsun’a basılan ayak.

Comments

No comments found for this post.