Home Artists Posts Import Register

Content

17 Şubat 2009

Evrenkent imiş, hah, güleyim bari! Cahilliğin bu kadarı ancak okumakla olur demişler. Univercity değil amca, university!

Universus Latince sıfat, “hepsi bir yerde, hep beraber, topluca”. Universus mundus deyimi felsefede “var olan şeylerin tümü, bütün dünya” anlamında kullanılmış. Fransızca erken metinlerde aynen universe monde diye geçer ama 1550’lerden itibaren universe (daha sonra univers) tek başına aynı işi görür olmuş. İngilizcesi de universe, yani evren.

Universitas başka, evrenle alakası yok,[1] “birlik, dernek, cemiyet”. Ortaçağ hukukunda “tüzel kişilik sahibi lonca” için kullanılan bir tabir. Galiba ilk kez 1160’larda Paris’te ya da ondan beş-on yıl önce İtalya’daki Bologna’da ders okutan hocalar bir araya gelip haklarını daha iyi korumak ve kim ders verebilir kim veremez meselesini kurala bağlamak için bir universitas kurmuşlar. Bir de resmi berat almışlar ki, eşrafı, derebeysi, kilisesi, paşası, eşkiyası şusu busu işlerine karışmasın, kendi koydukları kurallar çerçevesinde serbestçe ders verebilsinler.

Dünya tarihinin büyük icatlarından biridir, daha önce bir yerde örneği yoktur. Yüksek eğitim kurumları yok mudur? Vardır. Avrupa üniversiteleri de ilk başta şüphesiz İspanya’daki İslam medreselerini örnek almış, onlardan esinlenmişler. Ama sonra boynuz kulağı geçmiş, başka bir şey olmuş. Dönüm noktası şu yukarıda anlattığım olaydır. Benzeri ne medresede var ne Bizans’ta ne Roma’da ne Çin’de. “Kendi kurallarımı ben koyarım, bana karışamazsın” demişler, çatır çatır da kabul ettirmişler. Dershaneden yahut asker mektebinden ayıran yanı bu: üniversite olması.

Bizde daha hala olmayan nesne.



[1] Üçüncü paragrafın ilk cümlesi dikkatsizce olmuş. Universitas tabii ki universussıfatının soyut isim halidir, dolayısıyla “evrensellik” anlamına DA gelebilir. Hatta MÖ 1. yüzyılda Cicero aynen bu anlamda kullanmış. Ben burada “cemiyet” ve “üniversite” anlamlarına gelen universitas’ı kastetmişim.

Sen misin böyle hata yapan! Vatanı Nişanyan’dan korumayı görev bilen çevreler coştular. Ekşi Sözlük’te sayfalarca döşendiler, Cicero’nun universitassözcüğünü kullandığını bilmeyen, hatta bildiği halde inkar eden Nişanyan daha kimbilir bizi nasıl aldatıyordur diye saydırdılar. Aşağıdaki yazı, hazmedilmemiş bilginin ve radikal bir tür terbiyesizliğin şahikası olarak uzunca alıntılanmaya değer.

1. Fikir ve vicdanının “güdüldüğünü” ileri sürmek, hatta ileri sürmeden ima etmek, aklı başında bir insana yapılabilecek en büyük hakarettir. Anama sövseniz güler geçerim; bunu cevapsız bırakamam.
2. Yazımın ana fikrini ve polemiğin ana eksenini ısrarla gözardı edip marjinal bir ayrıntı üzerinde sayfalar döktürüyorsunuz. “Evrenkent” ucubesinin, a) Latince, b) İngilizce, ve c) tarih bilmemekten ileri gelen bir saçmalık olduğunu anlıyor musunuz, anlamıyor musunuz? Universum sözcüğünün etimolojisi üzerine “aktardığınız” eşsiz bilgilerin bu konuyla alakası nedir? Cicero’nun universum ve universitas’ı “evren” anlamında kullanmış olması veya olmaması benim argümanımın özünü herhangi bir şekilde etkiler mi? “Etkilemez” diyorsanız döktürdüğünüz -ve “bilseydi de söyleyemezdi” gibi çirkin hakaretlerle süslediğiniz- yazının boş bir malumatfüruşluk dışında ne işlevi var? “Etkiler” diyorsanız neden bir-iki kelimeyle de olsa bizi bu konuda aydınlatmıyorsunuz?
İlginç şeyler okuyorsunuz, aletheia ve doxa gibi kocaman kelimeleri öğrenmeye başlamışsınız ama korkarım ki bunların içeriğini anlamaya başlamak için henüz çok gençsiniz. Yeni edinilmiş bilginin heyecanıyla, neyin nerede nasıl söyleneceğini bilmeden kendinizi ispatlamaya çalışıyorsunuz. Okuduğunuz mevzularda malumatınız var fakat kendi tavrınızdaki ideolojik çiğliği henüz öğrendiklerinizle terbiye etmeyi başaramamışsınız.

Comments

Selçuk Kuyucak

Sevan bey, tahammülsüzlüğü siz mi davet ediyorsunuz yoksa bazılarımızın genlerinde mi var?