Home Artists Posts Import Register

Content

11 Şubat 2009

Takdir değer vermek veya değer biçmek, kadr (değer, ölçü) masdarından. Taktir ise katre (damla) ile aynı kökten, damıtmak. Yani rakı yapar gibi imbikte kaynatıp damla damla süzmek. “Seni taktir ediyorum” demek, seni damıtıp öz suyunu çıkarıyorum, haberin olsun demek. İyi bir şeydir herhalde.

Şefkat sevgi gösterme. Şefik ile müşfik aynı kökten. Hicivleriyle ünlü şairlerden[1]Fazıl Ahmet Aykaç’ın oğulları Eşfak ile Müşfik Aykaç vardı eskiden, ikisinin de adı “şefkatli” anlamına gelir. Buna karşılık şevkat diye bir şey yok. Olsaydı ya “şiddetli arzu, iştiyak” ya da “dikilmiş şey, dikme” anlamına gelirdi.

Mahsur “çitle veya duvarla çevrili,” mecazi anlamı “ulaşılmaz bir yerde kapalı”. Muhasara etmek (etrafını çevirmek) de oradan. Misal: anahtarı düşürünce tuvalette mahsur kaldı. Mahzur, zel harfi ile,“sakınacak veya korkacak şey”, Neo-Türkçesi sakınca. Avni Özgürel bile ikisini karıştırıyorsa işimiz zor.

Tasfiye “temizleme, arıtma”. Saf (temiz), safa(iç temizliği) ve safvet (temizlik) ile aynı mahallenin çocuğu. TasviyeTürkçede kullanıldığını hiç görmediğim bir sözcük. Arapçası “deveyi semirtmek” ya da “doğurmuş kadını semirmesi için sütten kesmek” demekmiş, vallahi öyle. O zamanlar hamilelik sonrası zayıflama kursları da yokmuştur alimallah.



[1]Aykaç’ın bir dörtlüğü meşhurdur: “Hele var ki bir tablo/Görse şaşar Anibal/Ördeklerden bir filo/Bir de kazdan amiral”. Meşrutiyet yıllarında acımasız siyasi hicivleri var, ama şu an örnek bulamadım. 1923-24’e dek dili keskinmiş. Cumhuriyetten sonra suya sabuna dokunmayan konuları tercih etmiş, kimbilir neden.

Oğlu Müşfik Bey benim çocukluğumda Kınalıada’da komşumuzdu. Hayatta tanıdığım en “beyefendi” insanlardan biriydi. Ama ülkemizin resmi ideolojisi hakkında kullandığı bazı yakası açılmadık kelimeleri hatırlıyorum.

Comments

No comments found for this post.