Home Artists Posts Import Register

Content

10 Şubat 2009

OrtaasyaAsya Türkçesinde ve ondan türeyen Türki dillerin birçoğunda bildiğimiz /i/ sesi var, dili arkaya çekerek söylenen alelade /e/ sesi var (bunu bazen ä diye yazıyorlar, Azericede mesela), bir de ikisinin ortası /é/ sesi var. Bu sonuncusu eski yazıda ya harfiyle yazılır. Anadolu ağızlarında çoğu zaman /i/ye dönüşür (gice, isirgemek, irkek vb.) ama İstanbul Türkçesinde hemen her zaman /e/ olur. Bir tek /y/ harfine bitiştiği durumlar istisnadır. Bu yüzden géymek bizde giymek olmuş; éyü de iyikılığına girmiş. Ama mesela iyi’nin başına pekiştirme hecesi getirince *ipiyiolmaz, epiyi olur. Nedeni basit: épéyi’de ikinci /é/, y’ye bitişiyor, birincisi bitişmiyor, o kadar.

Dil Devrimi’nin en heyecanlı günlerinde (33 yahut 34 olmalı) açmışlar Divan-ı Lugat-i Türk’ü, iğitmekdiye 900 senelik bir fiil bulmuşlar. Anlamı “hayvan veya köle beslemek, yetiştirmek”. Bilmem neden, bu olsa olsa égitmek olmalı diye karar vermişler, etrafta soracak doğru dürüst dilbilimci de yok, eğitmek diye Türkçeleştirmişler. Oysa kelimenin aslı besbelli /i/ ile iğitmek. Türkçede bunun gayet güzel bir türevi de mevcut. İğdiş, orijinal anlamı “besleme, ehli hayvan veya hizmetçi”. Ama Kaşgarlı özellikle belirtiyor, Oğuzlar bunu “hadım edilmiş köle” anlamında kullanır diye.

Geçen gün Milli Eğitim Bakanlığı bir genelge çıkarmış, Ümit de yazdı. Öğretmen dediğin nasıl olmalı diye bir sürü aklı başında güzel temenni sıraladıktan sonra “Türk Milli Eğitim Sisteminin dayandığı temel değer ve ilkeleri bilir” diye eklemişler. Bu kısmını tam anlamadım. “Bilir ve bunlarla mücadele etmenin yollarını arar” mı demek istemişler, yoksa “neme lazım, yeniçeriler şu ara zorda ama yarın bir gün gelip bizi oyarlar” diye mi korkmuşlar, belli değil.

Yoksa Türk Milli Eğitim Sisteminin “eğitim”den ne kastettiği belli. Guddelerini alacaksın ki ehli ve bön olsunlar. Devlete memur ve askeriyeye köle olabilsinler.[1]



[1]Benim “Türkçe düşmanlığımı” düzeltmek uğruna dilbilimci olmaya karar veren, bu arada bir iki düzine hatamı gerçekten düzelterek beni minnet borcu altına sokan Mehmet B. demiş ki:

Eğitmek’in iğitmek ile aynı olduğu kanısına varmışsınız, ancak Meydan Larus Ansiklopedik Sözlük’te eğitmek eyleminin eyt-<ayt-“söylemek” olduğu, “şifahi tedrisat” anlamına geldiği yazılı, sözlü öğretim yani. Sözcük aslında eyitmek(ayıtmak-aytmak “söylemek, anlatmak”) olmalı, öyle kullanılmalı.

Cevabım:

Yok, Meydan Larus yanılıyor. Aytmak/eytmekTürkiye Türkçesinde 18. yüzyıla kadar çok sık kullanılan ve halk ağızlarında hala canlı olan bir fiil. “Anlatmak” anlamı mevcut değil, basbayağı “demek” anlamında. Dolaysız nesnesi daima “denen şey”. Kendisine söz söylenen kişi +e halinde dolaylı nesne olur. Filanı ayttı = filanı dedi. “Filana dedi” gibi bir anlamı yok. Dolayısıyla bundan “filanı eğitti” gibi bir anlama sıçramak mümkün değil.
Eğitmek sözcüğünün nasıl bulunduğu belli. Caferoğlu Uygurca sözlük çalışmasında fiili doğru olarak igidmek/igitmek olarak yazıyor (“beslemek, özen vermek, itina ve dikkat etmek”); sonra Radloff, Uigurischen Sprachdenkmäler, 1928 yayınına istinaden egidmek yan-biçimini de veriyor. Reşit Rahmeti Arat’ın Kutadgu Bilik endeksinde igidmek “terbiye etmek, eğitmek, yetiştirmek” olarak verilmiş. Oysa bağlama bakınca her zaman “evlatlık veya besleme veya köle yetiştirmek” anlamı var. İgdiş de esasen “besleme, evlatlık, köle” demek. Yani miras hakkı bulunmayan (ve bu yüzden çoğu zaman hünsa edilen) fonksiyonel evlat.

Comments

Emre Can Kaya

Özbekçede ''aytmak'' fiilini çokça duydum ve hepside anlatmak anlamında kullanıldı. Konu üzerine detay verilmesi gereken bir durumsa ''ayttın mı'' diye söyleniyor, haber verme durumu varsa ''süledin mi ya da didin mi'' şeklinde karşılaştım hep!