Home Artists Posts Import Register

Content

7 Şubat 2009

Biri mail atmış, İsveççedeki Türkçe kelimeler hakkında ne düşünüyorsun diye. Çattık işte, ne düşüneyim ki? İsveççe bilmem, etmem. “Olmaz ya öyle şey” diye cevap verdim. Meğer İsveççe “kargaşa, hengame” anlamına kalabaliken denirmiş. Türkçe değil mi? Acaba İsveçliler Ortaasya’dan gelen öz hakiki sarışın Türkler midir?

Derhal İsveççe bilen dostlar alarma geçirildi. Bir iki mailleşmeden sonra Claire’den aşağıdaki bilgiler geldi:

“Meşhur Bender Kalabalığı vardı 1713 yılında, ‘Demirbaş’ XII Şarl Poltava’dan Dnyepr’i geçti, Osmanlı’yla Bender’e yakın Varnitza köyünde karşılaştı, Osmanlı toprağı olan Ukrayna’da. Kördöğüşü şeklinde geçen muharebede Osmanlılar kralı esir alıp götürdüler. Bu savaş İsveççe ‘Kalabaliken i Bender’ olarak kalmış (-en nominativ belirlilik eki), manası Türkçesinden kaymış olarak. İsveççe anlamı ‘kargaşa, kavgalı kalabalık’, Fransızca tumulte gibi.

Bu kelime günümüzde bir keresinde mahkemede vahim bir probleme neden oldu. Bir futbol maçında, kazanan takımının taraftarları kutlama için sahaya doluşunca bir kaza olmuş, biri yaralanmış. Tanık Türkçe ısrar ediyor, ‘Kalabalıktı, kavga yoktu!’ diye. Bu tutanağa geçince işler karışıyor. Neyse ki dava hayırlı bir sonuca bağlandı.”

Kültürler tarihi hayret verici detaylarla dolu!

Türkçe sözcük Arapçadan geliyor, aslı ğalebelik. “Nisbi çokluk, sayıca üstünlük” demek. Galebe çalmak’taki galebe ile aynı kelime. Eski yazıda mutlaka ğayın’la yazılır.[1]



[1]Barış Çenberci, Demirbaş Şarl hikayesinin aslını anlatmış:

“Demirbaş” XII. Şarl’ın hikayesi sizin yazdığınızdan biraz daha farklı, oldukça da eğlenceli detayları olan bir hikayedir. XII. Şarl, Ruslarla girdiği savaşta yenilmiş, kuzeye İsveç’e kaçamamış ancak, güneye ufak çaplı bir ordu / maiyet gürühu ile Osmanlılara sığınmış. Burada oldukça uzun sürecek bir misafirlik dönemi (yaklaşık 7 – 8 yıl) geçirmiş. Bu misafirliğinde de ‘kral’ gibi yaşamaya devam etmiş, devamlı olarak masrafları deftere yazıldığı için, kendisine demirbaş (sarayın demirbaşı anlamında) ismi takılmış. Ta ki saray eşrafının ve yeniçerilerin bu harcamalara karşı çıkıp Topkapı Sarayı’nı “kalabalık” ile kuşatmasına kadar.
Daha sonra misafirlik biraz daha ev hapsine dönmüş. Ev dediğimiz sizi yanıltmasın, İstiklal Caddesi’ndeki saray kadar olan İsveç konsolosluğu. Zaten İsveç, Osmanlı’da ilk daimi büyükelçi bulunduran ülke. Ama sebep, ne ortak düşman Ruslara karşı strateji oluşturmak ne de İsveç’le Osmanlı arasındaki ticari ilişkileri geliştirmek. Gün gelip de Demirbaş Şarl, “Hadi bana müsaade” dediğinde, Osmanlı yönetimi, “Buyrun hesap” diyerek, onca yıllık masrafı çıkarmış. Şimdilerde üstte para çıkmayınca kimliği rehin bırakmaya benzer, Demirbaş Şarl da yemin billah ödeyeceğine Osmanlı’yı ikna etmek için, boşalttığı saraya bir tane kalıcı büyükelçi bırakmış.
Büyükelçiyi bırakmış ama Osmanlı’dan da köşk, kalabalik, yildirim, jarramas(yaramaz) gibi kelimeler götürmüş. Ama en eğlencelisi, İsveç’e gidince, “Ben İsveç’in şöyle geleneksel yemeklerinden yemek istiyorum” diye sorduğunuzda, önünüze gelen zeytinyağlı dolma. (Zeytinyağlı mıdır bilmiyorum aslında, İsveç’te zeytinyağı bulmak ne mümkün?) “Bu ne yahu?” diye sorarsanız, gülümseyerek Kalt dolma (soğuk dolma) derler, bizim geleneksel yemeklerimizdendir diye açıklama yaparlar. Biraz araştırırsanız, Osmanlı yemeklerini çok seven XII. Şarl’ın, misafirlikten dönerken, yanında birkaç aşçı da götürdüğünü öğrenirsiniz.

Comments

E.Özgür Kuru

Resmi bile varmış hatta - buyrunuz: https://en.wikipedia.org/wiki/Skirmish_at_Bender#/media/File:Battle_of_Bender_1713.png

E.Özgür Kuru

Son düzeltme de kendime olsun - görünen, Varnita bugün Moldova sınırları içerisinde artık - Ukrayna değil.