Home Artists Posts Import Register

Content

28 Ocak 2009

Vatanımıza ne cüretle ‘hindi’ derler diye hop oturup hop kalkanların esas dert etmesi gereken konu o değil. Vatanın adı İtalyanca, onu neydeceğiz? Hem üstelik turkey gibi tesadüfi, kasıtsız bir durum yok ortada. Ülkenin kimlik sorunuyla ilgili derin bir problem var. Deştikçe vatanmilletçilerin tüylerini diken diken edecek mevzu.

Türkçede –ve diğer yerli dillerin hiçbirinde– bu ülkeye 19. yüzyılın sonlarına dek Türkiye, Türkistan, Türkland veya buna benzer bir isim verilmemiş. Ülkenin, daha doğrusu Fırat Nehri’ne kadar olan kısmının, Türkçedeki kadim adı Rum. Bunun dışında Memaliki Al-i Osman, Memaliki Mahrusa gibi SİYASİ adlar kullanılmış.

Buna karşılık Batı Avrupalılar, ta Haçlı Savaşlarından beri Ortadoğu ve Balkanların Türkler tarafından yönetilen kısmını İtalyanca Turchia, Fransızca Turquie vs. diye adlandırmışlar, Mısır, Suriye, Balkanlar filan dahil. Farklı adlandırmanın ardında aslında ciddi bir bakış farkı var, ama o kadar dibe inersek çıkamayız diye korkarım.

Türkçede bu adın sistemli olarak kullanımına en erken Namık Kemal ile Suavi’nin 1868’de Paris’te çıkardıkları Hürriyet gazetesinde rastladım. Belki daha önce de tek tük vardır, ama bence bağlam ilginç: sanki memlekete dışarıdan ve BATI’DAN bakınca “Türkiye” adı daha bir uygun gelmiş.

1870’lerde “Ah monşer şu Turkiya medenileşemedi gitti” üslubu içinde kelimeye sıkça rastlanıyor, sonra Abdülhamit döneminde otuz sene boyunca izi kayboluyor. Meşrutiyet’in ilk yıllarında da, siyaseten uygunsuz sayıldığından olacak, hiç duyulmuyor. İttihat ve Terakki rejiminin kullanımında “Türkiye” adının belirginleşmesi, bak hele, 1915 yılına denk gelmiş. 1920’de Ankara’da toplanan BMM “Türkiye” adına önce biraz direnir gibi olmuş, ama en geç 1921’deki Teşkilatı Esasiye Kanunu döneminde T’yi kabul etmiş.

Arapça –iyye ekiyle açıklanması minareye kılıf uydurma kabilinden. Ortaya çıkış sürecinde tereddüt edecek bir şey yok, Batı kökenli bir kavram.

On puanlık soru şu: Osmaniye olsaydı acaba daha medeni bir yer olur muydu?[1]

[1]Osmaniye yerine “Anatoli” dense daha iyi olmaz mıydı diye pas atan bir okura, gayrıciddi bir anımda, şöyle cevap verdim:

Trakya’yı ne yapacağız? Hem hiçbir gerçek İstanbullu, Anadolulu olmayı kabul etmez ki? Hem Anadolu tabirini ciddiye alırsan Fırat’ın doğusundan da vazgeçmen lazım.
Siyasi bir oluşum olan devleti sadece siyasi bir adla anmak bana daha cazip geliyor. Şirket adı gibi düşün: tabi olanların kimliğinden bağımsız bir oluşum. “Sovyetler” gibi ya da “Merkez Krallık” anlamına gelen Çin gibi. Başına da simge olsun diye, siyasi yetkisi olmayan ama birlik ve beraberliğin temsilcisi olan bir adamı koysalar kurucu aileden, ne zararı var?
Hem Yunanistan, Ermenistan, Kürdistan falan da katılır bir gün diye açık kapı bırakmak lazım. Anadolu o yüzden olmaz. Ufku geniş tutmalı.

Comments

No comments found for this post.