Home Artists Posts Import Register

Content

23 Ocak 2009

Bize okulda öyle öğretmişlerdi, şimdi müfredat ne der bilmiyorum. Sert ünsüzle biten çok heceli kelimeler ünsüz yumuşamasına uğrar, tek heceliler uğramaz. Toprak toprağı, ağaç ağacı, kanat kanadı, AMA oku, teki, üçü, koçu, eti, atı, otu. Basit. Gibi.

Öğrencilerimi kuralları sorgulamaya özendirmek için hep kullandığım örnek ip, sap, dip, kap dizisidir. Dördü de kapı gibi Öztürkçe kelimeler, ama ikisi yumuşar, ikisi yumuşamaz. Üstelik bu o kadar derin ve köklü bir dil kuralıdır ki, mesela kavanozun dipi diyen bir insanın, istediği kadar kusursuz Türkçe konuşsun, anadilinin Türkçe olmadığına hükmederiz. Buyurun, problem. Düşünsün keratalar.

Problemin çözümünü isteyenler, Türkoloji konusunda Türkçe yazılmış ender düzgün eserlerden biri olan Talat Tekin’in Türk Dillerinde Birincil Uzun Ünlüler adlı kitabına bakabilirler. Basit bir mevzu değil, yüz yıldan beri üzerinde deryalar kadar yazı yazılmış. Kuralı ilk önce 1902’de Danimarkalı Türkolog Grönbech formüle etmiş diyelim de, işin gerilimi artsın.

Kitap, kasap, simit, ihtiyaç gibi yabancı kökenli kelimelerdeki olay tam aynı şey değil. Bunların aslı zaten kitab, kassab, semid, ihtiyac. Tek başlarınayken Türkçeye özgü son ünsüz sertleşmesine uğruyorlar ama arkaya bir ünlü alınca doğal hallerine geri dönüyorlar.

Comments

No comments found for this post.