Home Artists Posts Import Register

Content

28 Aralık 2008

Doğu Akdeniz kültürlerine özgü yassı ekmek. En önemli özel­liği, kap gerektirmeden sac üzerinde pişirilmesi. Pita biçimi MS 2. yüzyılda hemen hemen eş zamanlı olarak hem Yunancada, hem bugünkü adı Irak olan ülkede Arami dilinde kaleme alı­nan Yahudi dini kitaplarında karşımıza çıkıyor. Etkileşim yönü belli değil, yani Yunanlar Ortadoğu’dan almış olabilir ama tersi de mümkün. Bizans Rumcasında yaygın bir sözcük. Türkçeye Rumcadan alındığı kesin. (Türkçeye Rumcadan alınan kelime­lerde çoğu zaman kalın sesli inceye, sert sessiz yumuşağa dönü­şür. Bunu daha önce de yazmıştım. Dolayısıyla pita > pide.)

İtalyancası standart dilde pita. Ama bazı güney lehçelerinde i’ye bitişen t’yi çatlatarak /ts/ diye telaffuz ediyorlar. Yazılışı pizza, söylenişi /pitsa/. Esasen hamurun adı, üstündeki malzeme eşan­tiyon. Aynen bizim Karadeniz pidesindeki gibi.

İtalyancadan bize direkt alınsaydı Türkçesi *piça yahut *piçe olurdu. Çünkü Türkçede var olmayan /ts/ sesi genellikle /ç/ ile kar­şılanır.* İtalyancadan değil Amerikancadan dolaylı olarak alın­dığı için, zonguldağın z’siyle telaffuz ediliyor.

Poğaça da İtalyanca. Onu Elifin Öküzü’nde anlatmıştım, yeni baskısı çıktı, alın da okuyun bari.


-----------------
* Erdal Gilgil yaptığım genellemeyi sorgulamış, piazza’nın bizde piyaça değil de piyasa olmasını örnek vererek “daima” yerine “genellikle” ifadesinin daha doğru olacağını belirtmiş. Buna hazırlıklıydım:

Piyasa bize standart İtalyancadan değil, 18. yüzyıla dek ayrı bir dil olarak değerlen­dirilen Venedikçeden gelmiş. İt piazza = Ven piása. Venedik’te yerliler hâlâ “Piasa di San Marco” derler. Aynı şekilde İt millione = Ven milliòn, İt padrone = Ven patròn vb. Türkçedeki İtalyanca alıntılardan denizcilikle ve yemekle ilgili olanları genellik­le standart İtalyancadan, ancak ticaretle ilgili olanları Venedikçeden alınmış.

Comments

No comments found for this post.