Home Artists Posts Import Register

Content

27 Aralık 2008

Türkçe okumak eylemi esasen “çağırmak, yüksek sesle seslen­mek” demek. Meydan okumak, şiir okumak, lanet okumak, künyesini okumak deyimlerinde bu özgün anlam korunmuş. Şiir okuyor derken kitaptan yahut prompter’den baktığını kas­tetmiyoruz. Meydan okumak deyimi de 17. yüzyıl sözlüklerinde meydane okımak diye geçiyor. Yani meydana çağırmak.

Düşünürseniz yazı yazmak ve yazı okumak işlemleri dilin evri­minde çooook geç bir dönemde ortaya çıkmış. Dolayısıyla bun­ları ifade eden sözcüklerin derivatif, muhtemelen mecazi anlam taşıması kaçınılmaz bir şey. Daha önce başka bir anlamı olan fiil, yeni işleme uydurulmuş. İngilizce read’in esas anlamı “tahmin etmek, çözmek”; Almancada halen aynı anlamda kullanılan ra­ten ile aynı sözcük.

Arapça kara’a okumak. Kıra’at ve Kur’an oradan geliyor. Arap di­linde bu fiilin başka bir anlam veya nüansına rastlanmıyor. Ama Arapça ile yakın akraba bir dil olan Aramiceye bakınca kara’a: 1) çağırmak, seslenmek, 2) okumak, anlamlarını buluyoruz. Bu da normal çünkü Aramice Arapçadan yaklaşık bin altı yüz yıl önce yazıya geçmiş, Araplar yazıp okuma işlerini Arami kuzenlerin­den öğrenmişler. Kelimeyi de muhtemelen onlardan almışlar.

Comments

No comments found for this post.