Home Artists Posts Import Register

Content

10 Aralık 2008

Hayatta çözüme kavuşmayacak tartışmalardan biri, can-baz mı, cam-baz mı? İkisi lehine de söylenecek şeyler var. Belki ikisi ayrı kelimeydi, zamanla birleştiler. Ya da aslı cam-baz’dı da halk kul­lanımında “canıyla oynayan” anlamı ağır bastı.

Yanılmıyorsam ilk önce Evliya Çelebi’de “hokkabaz, şişebaz, çanakbaz, kasebaz, cambaz...” diye bir akrobatlar listesi geçiyor. 17. yüzyılda cam henüz “kadeh” anlamında kullanılıyordu, şim­di cari olan “kadeh ve sürahi yapmakta kullanılan şeffaf malze­me” anlamı daha sonra türedi. Demek ki cam-baz deyince sırık­lar üstünde kadeh oynatan birini düşünmek lazım.

Buna karşılık kelimenin eskiden asıl yaygın olan anlamı “davar ticareti yapan kimse”. hâlâ Anadolu’da bu anlamda kullanılır, hayvan pazarına yazın can-bazlar gelip kıran kırana pazarlık ederler. Ahmet Vefik Paşa’nın 1876 tarihli sözlüğünde “hayvan tüccarı gibi ucuza alıp pahalıya satan kimse, dalavereci” diye ge­çiyor kelimenin tanımı.

Baz Farsça, bâxten fiilinin aktif sıfatı, “oynayan” demek. Kumar­bazda da aynısı var.

Comments

No comments found for this post.