Home Artists Posts Import Register

Content

11 Aralık 2008

Farsça çahar-sû yani “dört-kenar, quadratus”, Yunanca agorá (“açık yer”) sözcüğüyle aynı kavramı ifade eder. Şehir merkezin­de büyük dikdörtgen kamu alanı, en eski İran kentlerinin belir­gin bir özelliği; Persepolis’te mesela dev bir tane var. Helenistik devir şehirciliğinin dikdörtgen agora olayını MÖ 4. yüzyılda İran’dan aldığı anlaşılıyor. Arapça meydân sözcüğü de İslam’ın ilk yıllarında Farsçadan alınmış çünkü Araplarda böyle bir kav­ram yok. Tipik bir Acem düzeni diye görmüşler.

İlginçtir, şehir meydanının büyüklüğü ile o ülkeyi yönetenlerin imparatorluk-diktatörlük-firavunluk hayalleri arasında bire bir bağlantı var. Paris’in ilk büyük meydanlarını Napolyon yaptır­mıştı. Stalin’le Mussolini ondan geri kalmadılar. Bizde Beyazıt Meydanı Enver Paşa’nın eseridir, Taksim’le Eminönü de hale­finin.

Türkçe çarşı 19. yüzyıla dek sin ve vavla çarsû yazılırdı. 1680 tarihli Meninski sözlüğü “doğrusu çarsu’dur, halk arasında çarşu telaffuz edilir” diyor. Zannederim baştaki ç’nin etkisiyle oluşan bir ses benzeşmesi (asimilasyon) olmalı.

Comments

No comments found for this post.