Home Artists Posts Import Register

Content

19 Ekim 2009

Senelerdir internette forwardlana forwardlana topaç olmuş bir cahillik manifestosu var. “Günümüzde bazı siyasal olaylarda kullanılan ve bazen Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne aykırı davranışlar içerisinde olanlar tarafından alet edilen Kürtçe, düşüncelerine değer verilen birçok dilbilimci tarafından bir ‘dil’ olarak bile kabul edilmiyor,” diye başlayıp, “Kürtçede var olduğu söylenen 8308 sözcükten 3080 tanesi Türkçe, 2000 tanesi Arapça, 1200 tanesi Zent Lehçesi, 1030 tanesi Farsça kökenlidir. Geri kalan yaklaşık 1000 sözcüğün ise yaklaşık 700 tanesi Ermenice, Çerkezce, Gürcüce, Pehlevice… gibi dillerden geldiği bilinmektedir,” diye devam ediyor.

“Düşüncelerine değer verilen birçok dilbilimci” kimmiş ve Aşağı Güngören Tavukçuluk Fakültesi sınırları dışında kim bunların düşüncelerine değer veriyormuş diye sormayın, bilmiyorum çünkü.

“Zent lehçesi” neymiş, onu da bahsi geçen “dilbilimciler”bilirdir mutlaka.

Bildiğim kadarını söyleyeyim isterseniz. Adım adım gidelim.

Bir: Benim elimdeki hayli yetersiz Kürtçe sözlükte, sayıyorum, 25.000 kelime var. Hepsi budur demek değil tabii, çünkü bazı kelimelerin kaydedilmemiş olması var olmadığı anlamına gelmez. Konuşulan Türkçenin de 19. yüzyıl sonlarına dek doğru dürüst bir sözlüğü yoktu. Sonra bir baktılar ki, aa, daha binlerce kelime varmış sözlüğe katmayı unuttukları.

İki: Öyle sentetik bir dil dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Dokuz yabancı dilin karması bir dilin oluşması için o dili konuşan insanların tarihin bir aşamasında dilsiz kalıp sıfırdan dil üretmiş olmaları gerekirdi. Akıllara seza bir başarı olurdu, sanırım dokuz başlı Siyam bebeği gibi dilbilim literatürünün star konuları arasına girerdi.

Comments

Selçuk Kuyucak

Kürtlere karşı yapılan bu bağnazlık beni de rahatsız ediyor. Sürekli bir bölüneceğiz korkusu ve bu korkunun getirdiği sertlik. Önce adamların diline, kültürüne, tarihine, kimliklerine, demokratik haklarına bir saygı duy bakalım; madem aynı vatanda hemşeriyiz bir bağrına bas bu adamları. Kobani'yi hatırlar mısınız? Ellerine silah geçerse bize karşı da kullanırlar diye yardım edilmemiş, ölüme terkedilmişlerdi. Kürtlerin içinde bağımsızlık isteyen de var istemeyen de. Ama bunu gördükten sonra hangisinin vefa borcu olur bu ülkeye?