Home Artists Posts Import Register

Content

12 Ekim 2009

Lakerdayı anlattım ya, mail yağdı, eski İstanbul balık kültürünü nostalji ile yadedenler çoğunlukta. Bir okurum ançuesi de anlatmamı istemiş. Öyle ya, insanı zaman tüneline sokup kırk sene öncesine ışınlayan ender nesnelerdendir: Kartal marka ançues ezmesi. Elli yıldan beri piyasada olup ambalajı bile değişmemiş kaç ürün sayabilirsiniz? Üstünde halâ “alameti farika” ve “Türkiye mamulâtı” yazar. Üstelik tüpü plastik değil eski İpana diş macunları gibi alüminyum.

Aslı anchovies. Belli ki İngilizce biçiminden alınmış, Fransızca olsa anşua olurdu. (Oysa 1950’lerde İngilizceden mamul adı alınması enderdir, Fransızcanın Türkçe üzerindeki mutlak egemenliği 1960’ların ortasına dek sürer.)

Bildiğimiz hamsinin İngilizcesi. Şimdi gene linç etmeye kalkarlar, aman, kısık sesle söyleyeyim, hamsi Karadeniz’e has bir balık değil. Karadeniz’de tuttukları hamsinin yirmi katını Atlantik okyanusunda tutuyorlar. Üstelik İspanya’daki Malaga kenti, hiç utanmadan kendini dünyanın hamsi başkenti ilan etmiş. Yüz çeşit hamsi yemeği edebiyatı, hamsi fıkraları, hamsi festivali, turistler için hamsili suvenirler vs. Rize ile Trabzon’dan epey önce Malaga’da boy göstermiş.

İngilizler de hamsi işini İspanyollardan öğrenmiş olsalar gerek, balığın adını İspanyolca anchoa’dan almışlar. Zincir üstelik orada bitmiyor. Biraz daha deşince İspanyolca adın da muhtemelen Baskça antxoa’dan geldiği görülüyor. E, Basklar denizci millettir, Atlantik kıyısında dağlık ve yağışlı bir ülkede otururlar, mısır ekmeği yerler, bu da normal olsa gerek. Baskçada antxoa esasen “balık kurusu” demektir, kuru anlamına gelen antxu (/ançu/) sözcüğünden gelir diye de bir yerde okudum ama vallahi teyit edemedim.

Düzgün bir Baskça sözlük aranırsa bulunur amazon’dan elbette ama şimdi o kadar para harcamaya değer mi bilmem.

Comments

No comments found for this post.