Pirinç (Patreon)
Content
14 Ağustos 2009
Dillerin tarihteki evrimini anlamak için bin tane ses kuralı ezberleyeceksin. Misal: eski İran dillerinde kelime başındaki /w/ sesi modern Farsçada daima /b/ olur. Misal: Eski İrancadaki /c/ veya /ç/ sesi doğu İran lehçelerinde aynen kalır, batı İran lehçelerinde /z/ olur; modern Farsça karışık bir dil olduğundan her iki biçimi bazen yanyana barındırır. Misal: Antik çağ Yunancasında /w/ sesi kaybolur, ama ardından gelen sesliyi /o/ya çevirir.
Soyut şeyler tabii, gözlerinizin kayar gibi olduğunu görüyorum buradan. Ama uygulayınca bakın ne kadar zevkli.
Pirinç bundan on bin yıl kadar önce Güney Hindistan’da çıkmış. Hindistan’ın Hintavrupalı kavimler gelmeden önceki yerli dili olan Dravid dilindeki adının *wrinca- olması gerekiyor, çünkü bugünün Dravid-sonrası dillerinden Tamilcede, Telugu dilinde, Malayalam dilinde hep bunun türevleri geçerli.
Uyguluyoruz kurallarımızı, Eski Batı Farsça ve Medce *wrîza, Eski Doğu Farsça *wrinca (veya wrîha) olmalı diyoruz. Baştaki yıldız “yazılı örneği yok, sadece tahmin” demek. Ama bakın Kürtçe rîz, tipik Batı İranca.[1]Modern Farsça brinc yahut birinc belli ki bir doğu lehçesinden gelmiş. (“Modern” dediğime bakmayın, modern dedikleri onuncu yüzyıl sonrası.) Türkçeye ilk Selçuklular zamanında girmiş görünüyor, doğal olarak İran veya Horasan gibi bir yerlerde.
Yunanca oryza’dan yazılı eserde ilk söz eden, Büyük İskender’in vakanüvisi Aristobulos, “Hint yiyeceğidir” demiş MÖ 320 civarında. Ama Yunanca kelimenin direkt Hintçeden değil Persçeden yani Eski Farsçadan geldiği belli. /z/ onu gösteriyor. Baştaki /wi/ kural gereği /o/ olmuş.
Latince oriza, oradan Fransızca riz, İngilizce rice, İtalyanca riso, Almanca Reis(/rays/) hep Yunanca üzerinden yürüyen dalın uzantıları. Buna karşılık İspanyolca arroz Arapça ar-ruzz biçiminden türemiş.
Öztürkçe karşılığının olmaması hepimizi üzüyor tabii, ama elden ne gelir?
[1]Pardon, rîz Zazaca imiş. Kurmancîde (Farsçadan alıntı olduğu belli) birînckullanılırmış. Ben İzolî’nin Ferheng’ine kanmışım. Bu sözlük Kürtçedir diye çok fazla Zazaca kelimeye yer veriyormuş. Neyse ki bundan az bir süre sonra bir arkadaşım İstanbul Kürt Enstitüsü’nün 2000 sayfalık sözlüğünü hediye etti de biraz olsun cehaletimi giderebildim.
Bu makalemden heyecanlanıp Kürtçe etimoloji sözlüğü yapma hayalleri kuran bir genç okuruma şu tavsiyelerde bulundum:
Kürtçe etimoloji için öncelikle İrani diller konusunda uzmanlaşman lazım. Bu alanda son yıllarda çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Öncelikle Farsça, Pehlevice, Eski Farsça ve Avesta dili konusunda literatüre tamamen hakim olmak gerekiyor.
İkinci olarak sanırım Kürtçenin diyalektolojisi konusunda halen var olandan çok daha sistemli bilgi toplamak gerekecek. Yani farklı lahçeler ve bölgesel ağızlar konusunda çok esaslı ve ayrıntılı bilgi gerekiyor.
Bunun yanısıra mutlaka Arapçaya ve yukarı Mezopotamya’da eskiden kullanılmış olan diğer dillere hakim olmak şart. Bu dillerle Kürtçe arasında epeyce dil alışverişi olmuş.
Bir de tabii mümkün mertebe kendini milli/vatani önyargılardan arındırmayı bilmek lazım. Bu önemli adımı atmadan herhangi bir bilimsel değeri olan bir çalışma yapmak mümkün değildir.