Home Artists Posts Import Register

Content

Avrupa üniversitelerinde 19. yüzyıl başlarına dek eğitim dili Latince idi. Yani hiç kimsenin evinde konuşmadığı, bin küsur yıl önce ölmüş bir antika dil. Bundan dolayı Avrupa’da eğitim zarar gördü mü? Sanmıyorum. Millî bilinç zedelendi mi? Zedelenmiştir evet, Avrupa’nın bilumum ülkelerinden gelen bilim adamları kendilerini ortak ve evrensel bir ilim camiasının üyesi saymışlar, kendi kıytırık krallıklarını, dükalıklarını, beyliklerini çok fazla umursamamışlardır. Avrupa diye bir medeniyet varsa bu sayede olmuş derler.

Osmanlı Devletinde de öyledir. Yüksek eğitim dili, hatta onu geçtik orta öğretim dili, yüzyıllar boyu Arapçadır. Medresenin üst seviyelerinde bir tür lisansüstü dili olarak Farsçayı da öğretmişler sanırım. Türkçe eğitim vermek akıllarının ucuna gelmemiş. Ortaöğrenim düzeyinde Türkçe ilk II. Mahmut’un 1830’larda kurduğu rüşdiyelerle gündeme gelmiştir. Modern tipte ilk yüksek okul olan Galatasaray’ın eğitim dili Fransızcadır. Abdülhamid’in 1900 yılında kurdurduğu İstanbul Üniversitesi, yani Darülfünun, Fransızcanın yanında Türkçe eğitim veren ilk yüksek öğretim kurumudur. (Galiba 1770’lerdeki Mühendishane mektebi de öyledir, ama detaya boğulmayalım.)

Arapça eğitim millî bilinci bozar mı? Bozar. Ama millî bilinç dediğin şeyin yüzde doksan oranında cehalet, taşralılık ve dar kafalılıktan oluştuğunu düşünürsen, iyi mi olur, kötü mü olur tartışırız.

*

Şöyle düşünün. Maksat eğer tornacılık, tesviyecilik, silahşorluk yahut halkla ilişkiler gibi meslek ve sanat okulu değilse, gerçek anlamda İLİM ise, o zaman o ilim alanında insan evladının bugüne dek ürettiği her şeyi bilmek, öğrenmek ve anlamakla, bunlar yetmez ona katkıda bulunmakla mükellefsin. İlmi bizimki / onlarınki diye ayırmaya başladın mı battın gitti, militan olursun, amigo olursun, bir orduya nefer olursun, sürüde davar olursun, ama ALİM olamazsın.

Çok dil bilen adamlar da yok mu, var. X dilinde eğitim görüp W, Y, Z dillerinde ilmi eserleri takip etmek mümkündür, bazen olabilir, imkânsız değil. Ama pratikte, ilim en çok hangi dilde üretilmişse yüksek öğrenimi o dilde yapmak en basit ve kolay yolmuş gibi geliyor bana. Boşuna zahmet çekmezsin. Gidip dünyanın bir yerinde ilmi bir tebliğ sunman gerektiği zaman millet ne dediğini anlar, sıkıntıdan esnemez.

Üniversitede Türkçe de Türkçe diye tutturanlar memleketten gerçek bilim adamı çıksın istemiyorlar sanırım, başka izahı yok. Kendilerinin ne kadar kof olduğu anlaşılmasın diye midir, nedir?

Comments

No comments found for this post.