Bumin (Patreon)
Content
Kürşat Bumin hocam geçen gün Yeni Şafak’taki yazısında Kelimebaz’ı öve öve övgü manyağı yapmış.[1] Mahcup görünmeye çalışıyorum tabii, ama eş dost meclisinde havamdan geçilmez oldu diyorlar. Zaten Ali ile Özlem başıma kakıp duruyorlardı “tevazu da tevazu, sende tevazu eksik” diye, şu ara hiç onlara gözükmesem daha iyi olacak.
*
Kürşad da yeterince ilginç ama Bumin adında nasıl bir enteresanlık olduğunun bilmem farkında mısınız? Bumin, daha doğrusu Bumın, Köktürk devletini kuran kağanın adı. Kardeşinin adı İstemi, oğlu Mukan yahut Muxan. Bunların yerine geçenler sırasıyla Taspar, İşbara, Tardu, Şipi ve saire. Kral kentinin adı Ötüken. Hükümdar ailesinin aşiret adı – Asena değil – Aşina.
Bu adların ortak özelliği nedir sizce? Söyleyeyim: hiçbiri Türkçe değil. Nece oldukları belli değil, ama Türkçe anlam ifade eden herhangi bir kökle veya yapım unsuruyla alakaları olmadığı açık. Ortaasyada konuşulan eski bir İrani dil olan Hotan Saka dilinde aşina “mavi” demekmiş; eğer öyleyse Kök (= gök, yani mavi) Türk bunun çevirisi olmalı. Hanedanı kuranlara “Blues Brothers” desek ayıp olmaz değil mi?
Köktürk devleti bir ara yıkılıp yeniden kurulduktan sonra gelen kağanların hepsinin adı Türkçedir halbuki: Kutluğ (şanslı), Bilge (bilgili), İl-teriş (ülke alan), Kapğan (ele geçiren), Inal (güvenilen), Tengri (gök? adil?)… 680 yılına dek hiç Türkçe yok, o tarihten sonra hepsi Türkçe, ilginç değil mi? Üstelik birinci Köktürk kağanlığının resmi yazıt dili Soğdcadır, ikincisinin Türkçe. Bizim zamanımızdaki ders kitaplarında buna dair bir açıklama gördüğümü hatırlamıyorum. Şimdi belki bulmuşlardır, bilmem.
Bundan ne sonuç çıkar? Köktürkler “Türk” değildi sonucu çıkmaz sanırım. Ama en azından Türklerin ta ilk günden beri bir kimlik sorunuyla boğuştukları sonucu çıkar bence, “atalarımız saftı” diye yırtınan çağdaş Öztürkçülerin tahmin ve temennilerinin aksine. Bir millet düşünün ki o millete ve diline adını veren devletin kurucuları ailecek yabancı isim taşısın, olur mu böyle şey?[2]
Tarihte “Türk” adını ilk kullananlar bu Köktürklerdir. Şu konuştuğumuz dile “Türkçe” adı veriliyorsa bunun müsebbibi de büyük olasılıkla Bumın Kağandır. Daha önceden çeşitli kavimler bu dilin çeşitli lehçelerini konuşuyordu şüphesiz, ama egemen bir klan adının hepsine bayrak olması onun kurduğu imparatorluk sayesindedir.
[1] Biliyorum, kendini övdürmek de övmek kadar ayıp, ama dayanamadım. Yeni Şafak, 21 Temmuz 2009, “‘Kelimebaz’ın tiryakilik yaratan köşesi”.
Taraf okurlarının önemli bir bölümünün de benim gibi “Kelimebaz” köşesinin tiryakisi olduğunu sanıyorum.
Sevan Nişanyan, çok doğru bir seçimle, HSYK’dan CHP’ye, askeri-sivil Yargı’dan “laiklik”e, “milli tarihimiz”den “tarih”e, “sağcılık”tan “solculuğa”, ülkenin yüzlerce köşe yazarının at oynattığı bu ve benzer alanlarda en âlâsından dolaşabilecek “bilgi ve fikir sahibi” birisi olarak, köşesini tamamen bambaşka bir konuya, “etimoloji”ye ayırdı.
Nişanyan’ın bu seçiminden dolayı çok memnunuz doğrusu... Bir okur, bir okur-yazar, ya da bir yazar-okur olalım fark etmez, hangimiz her Allah’ın günü “sabah duası” (Hegel) gibi göz gezdirdiğimiz “Türk matbuatı”nda az da olsa farklı lezzet köşeleri aramıyoruz?
Bıktık gerçekten... Her günün mönüsünün “HSYK”, CHP ve sol”, “MHP ve ülkücüler”, “Yüksek Yargı ve Ergenekon” vs türünden taamlardan oluşmasından bıktık gerçekten...
Sizinkini bilmem ama benim tercihim, Taraf’ı elime alır almaz doğru “Kelimebaz” köşesine ilerlemek oluyor...
“Etimoloji”yi merkeze alarak hemen her alana kaçabilmenin mümkün olduğunu tabii ki biliyorsunuz. Gündelik dilde üzerinde bir saniye bile düşünmeden kullandığımız (kullandıkları) bir sözcüğün altını eşelemek, dilbilimden başlayarak her türden tarihi, geniş anlamıyla kültürel hayatı, medeniyet tarihlerini, zihniyet araştırmalarını (...) içine alan büyük bir arkeolojik uğraş olsa gerek...
[2] “Kimlik bunalımı”nın modern çağa özgü bir hadise olduğunu savunan Çelim Yıldızhan’a cevabım:
Yanlış anlamıyorsam Türk diliyle yazılmış ilk metnin ilk paragrafı bir kimlik bunalımı anlatarak başlar: Türk budun Çinlilere kapılıp Çin kimliğini benimsemişti, titreyip kendine dön dedik, dinlemediler vb... Ne dersiniz?