Home Artists Posts Import Register

Content

22 Kasım 2008

Çavuşun özgün anlamı “çığırtkan, emirleri yüksek sesle tekrarla­yan görevli, kağanın teşrifat memuru”. Türkçede en az 8. yüzyıl­dan beri önemli bir kültür kelimesi olarak mevcut. Galiba Türk­çeden başka dillere en çok alıntılanan on beş-yirmi kelimeden biri olmalı. Yabancı kelime almaya hiç yatkın olmayan Arapçaya bile şavîş diye yerleşmiş. (Not: Arap dilinde /ç/ sesi yok.)

Ses kelimesi Türkçede ta 18. yüzyıla dek marjinaldir. Onun yeri­ne yaygın olarak çav kullanılır. Aynı şekilde “seslenmek, yüksek ses çıkarmak” anlamında çavmak yahut çawmak fiili de hayli yakın devirlere kadar kullanılmış, sonra kaybolup gitmiş.* Ça­vuş(çawış) belli ki bu fiilden geliyor, seslenici anlamında. Keza çavlak (çawlak), keskin çığlığı olan bir yırtıcı kuşun adı. Modern kullanımda çaylak olmuş. Çavlağan(çawlağan) da gürültülü akan ırmağa verilen isim, modern imlası çağlayan.

Acemi çaylak deyiminde geçen hadise henüz mesleğin incelik­lerini öğrenmemiş bir kuş değil. Çaylak kelimesinin 19. yüzyıla dek canlı olan diğer anlamı, “bağırarak haber götüren bir tür haberci, tebligat memuru”. Bunun acemiliğine misal: “Ahmet Paşa’nın kellesi urula, aa pardon, Mehmet Paşa olacaktı.”

-------

* “Çav çav etme!”, “Niye çav çav ediysen?” Siverek ağzında yaygara koparan­lara yönelik bir seslenme şekli; yaşayan bir kelime imiş, bir okurum anımsat­mış. Siverek’te Kürtçe var, Zazaca var, bir de oraya has Türkçe olduğunu bilmi­yordum mesela.

Comments

No comments found for this post.