Home Artists Posts Import Register

Content

Haziran 2014'te Şakran Cezaevinden yazdığım iki kısa not.

“Dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir mi?”

Derin bir paradokstur. “Demokrasi”yi haddinden fazla ciddiye alırsan çobanın oyuyla senin oyunun eşitliği insanı rahatsız eder. Fazla ciddiye almazsan, eşitliğin hikmetini daha iyi anlarsın.

Hiçbir toplumda halk oyu, iktidarın tek kaynağı değildir. Her toplumda ve her toplum biriminde, alim cahilden, amir memurdan, zengin fakirden, haklı haksızdan, hakim cemaate mensup olan olmayandan daha güçlüdür. Borusu daha gür öter.

Demokrasinin işlevi, toplumda var olan, her zaman var olacak olan, var olması aklın ve ahlakın gereği olan bu eşitsizlikleri dengelemektir. Yumuşatmaktır. Kamu yönetiminde cahilin, memurun, fakirin, haksızın ve zencinin sesini duyurmaktır. Doğal ve edinilmiş üstünlüklerin kahredici bir tahakküme dönüşmesine engel olmaktır.

Eşiti unut, elbette dağdaki çobanın oyu şehirdeki alimin ve amirin oyundan üstün olacak. Halk oyu, telafi mekanizmasıdır. Alim ile amir zaten maçı almışlar, karşı tarafın tek golüne itiraz etmek neden?

Ne zaman ki o golün sarhoşluğuyla dağdakiler alimin ilmine, amirin emrine, haklının hakkına ve zenginin alın teriyle edinilmiş servetine göz koyarlar, işler o zaman çığırından çıkmaya başlar. Çobanın oyu o zaman göze batar.

Özgürlük nedir?”

Aklınla ve vicdanınla baş başa kalabilmektir. Açlığın gurultusundan, zorbanın homurtusundan ve mahallelinin mırıltısından nefsini arındırabilmektir. Zor iştir. Saf halini gören olmamıştır. Azıcık yanına yaklaşabilirsen şanslı sayılırsın.

Akıl dediğin şey, hakikati arama melekesidir. Vicdan, hakkı arama melekesidir. Hak ve hakikat, aynı madalyonun iki yüzüdür. İnsan evladını diğer hayvanlardan –koyundan, köpekten ve maymundan– ayıran temel haslettir. Demek ki özgürlük, insanı insan yapan şeydir. Ya da “daha fazla” insan yapan şeydir diyelim. İnsanlaşmanın şartıdır. Özgürlük yoksa koyun olabilirsin, köpek olabilirsin, maymun olabilirsin. Belki rahat da edersin. Ama insanlığın eksik kalır. Hakikat duygun körelir. Hak duygun dumura uğrar.

Özgür olmamak, açlığın veya zorbanın veya mahallenin kölesi olmak demektir. Tercihlerini ve eylemlerini, bedensel iştahlarınla veya korkularınla veya toplumsal sadakatlerinle yönlendirmektir. Diğer hayvanlar da yapar o kadarını. İnsanı koyundan, köpekten ve maymundan ayırt eden şey, nadiren de olsa, bu köleliği aşabilmesidir. Durup, “Bu işin doğrusu ne?” diye sorabilmesidir.

O soruyu sormanı teşvik eden ortamın adına özgürlük diyoruz. Eğer ahlak felsefesi diye bir şey varsa, gerçekten kayda değer tek konusu özgürlük olmalı sanırım.

Comments

monava9

“Bu işin doğrusu ne?” This IS the essential question, no matter what stage of life a person happens to be in. Right now, I am reading Crime and Punishment again, and very struck on the socio-political level with regard to the endless transactional relationships in the world of the characters, and how all of them are trapped in their literal and figurative/moral poverty. It's been many years since I've read this book, but so far, no character is asking the essential question...even the "altruist" Razumihin is addicted to his role and habits.