Din (Patreon)
Content
17 Temmuz 2009
Eski Babil ve Asur dilinde dînu 1) yargı, mahkeme kararı, hüküm, 2) yasa, kanun, hukuk, 3) dava, özellikle haklı dava, birisine karşı ileri sürülebilen hak, 4) mahkeme. Ta MÖ 2300’lerden itibaren kaydedilmiş. Komşu dillere de geçip yerleşmiş. Hititçede, Aramicede bol bol geçen bir kelime. İbranicede dîn halen yargı ve mahkeme anlamında kullanılıyor. Dâna yargıladı, dava etti; bêth dîn (yargı evi) Yahudi şer’i hükümlerine göre yargılayan mahkeme.
Aramice aynı kökten mdînat “yargı erki” ya da “yargı çevresi”. Yani bizim kaza dediğimiz şeyin ta kendisi: bir yargıcın hüküm sahibi olduğu alan, İngilizcesi jurisdiction. Arapça medine’nin mutlaka Aramice bir alıntı olması lazım, çünkü a) bu tür “üst kültür” kelimelerinin çoğu Arapçaya kuzeydeki amcaoğullarından gelmiş, b) Arapçada BU anlamda d-y-n fiili kullanılmıyor. Arapların Medine dediği yer de bildiğimiz türde kentten çok, büyücek bir vahaya yerleşik bir tür aşiretler konfederasyonu imiş. Hukuki bir birlik yani.
Arapça eşdeğer fiil dâna, yadînu, masdarı deyn: 1) birine veya bir şeye boyun eğme, 2) borç, borçlanma. Çoğulu duyûn, bizde de kullanılır. Duyûn-ı umumiye = kamu borçları. İslami kaynakların hangisine bakarsanız dîn de bu kökten gelir derler. Dîn = bir yasaya veya hükme boyun eğme. Mantıklı da görünüyor, normal.
Ancak işin çetrefil tarafı şu. Eski İran’da İslamiyetten önce en az 1300 sene hüküm süren Zerdüşt dininin, yani ateşperestliğin, yani mecusiliğin Eski Farsça adı da dîn. Farsçada ta eskiden beri “kutsal ibadet ve inanç sistemi” için bu kelime kullanılmış. Zerdüşt kutsal metinlerinin dili olan Avesta’da (ki Farsçadan ayrı bir arkaik İran dilidir) daena diye geçiyor; Avestaca /ae/ çiftseslisi Farsçada daima /ê/ veya /î/ olur.
Eski İran dilleri Sami kökenli değil, apayrı bir yerden gelmiş. Bu tesadüf müdür? Yoksa bilinemeyecek kadar eski bir tarihte İranlılar da bu kelimeyi Ortadoğu’daki Sami komşularından (mesela Babillilerden) mi ödünç aldılar, orası meçhul.
İslami değil de Avrupai kaynaklara baksanız, Arapça dîn’in Farsçadan alıntı olduğu yazarlar. Unutmayın ki bir “devlet dini” kavramını dünya tarihinde ilk kez ciddi bir şekilde uygulamaya koyanlar İran’daki ateşperest Sasanilerdi. Aynı Sasaniler Hz. Muhammed’in çocukluk ve gençlik yıllarında bir ara bütün Arabistan’a da hakim olmuşlardı. Bir iz bırakmış olmalılar.[1]
[1]Babillilerin, Mısırlıların, Hititlerin devlet dinini hatırlatıp hayretlerini ifade eden birine cevabım:
“Devlet dini” acele bir deyim olmuş, düzeltmem gerek.
Evrensellik iddiasına yaklaşan ilk din, belki Ahemenişler zamanından beri İrandaydı. (Mısır’da Akhenaton istisna olabilir, ama etkisi ve süresi kısıtlı.) Devlet gücüyle din yayma adeti, ilk Sasanilerde çıkmış görünüyor.
Daha önceki dinler Devletin tanrılarina saygı talep etmişler, ama hükmettikleri halkların ilahlarını da kolayca pantheon’a dahil etmişler. Sasaniler ilk kez gelişmiş bir teolojisi, tek veya sınırlı sayıda ilahı ve bağımsız ruhban sınıfı olan bir dini tüm uyruklarına kabul ettirmeye çalışmışlar. Romalılarin imparator kültüne saygı göstermeyeni yakması ile Iranlıların ahaliyi cebren din değiştirmeye zorlaması arasında cins farkı var sanıyorum.
Mezopotamya ve Ermeniye’de 250 yıllarını izleyen kargaşalık bunun eseridir.
Roma İmparatorluğu’nun da 285’ten itibaren zorla dini birlik sağlamaya çalışması ve bu tutmayınca 320’lerden itibaren yeni bir devlet dini (Hıristiyanlik) benimsemesi Sasani modeli üzerinedir derler.
Arapların politeizmden monoteizme meyletmesinde hep Hiristiyan/Yahudi geleneğinin etkisi üzerinde durulur. Oysa devlet dini ve cihad kavramlarında belki Iran etkisi de aranmalıdır.